Marie-Louise von Franz ile Bir Söyleşi - Bölüm 6
- Nazlı
- 16 Nis
- 3 dakikada okunur

NUMİNOSUM, ARKETİP VE KAHKAHA
PP: Konuştuğumuz konular bağlamında numinosum nerede ortaya çıkar?
Marie-Louise: Numinosum bir gök gürültüsü deneyimidir.
İçimizde kendiliğinden güçlü bir duygusal vurgu yükselir.
Donna: “Aha!” anı mı?
Marie-Louise: Hayır! “Aha!” bir farkındalık deneyimidir.
Numinosum deneyimi, kendinizden sonsuz ölçüde büyük bir şeye boyun eğmeniz ve teslim olmanız gerektiğini hissettiğinizde duyduğunuz huşudur.
Konuştuğunuz için kendinizi kötü hissedersiniz ve susmak zorunda kalırsınız!
Numinosum sizi susturur!
PP: Modern bilinç için numinosum nasıl işler?
Bugün numinosum aracılığıyla konuşan bir Tanrı’yı nasıl tanımlardınız?
Marie-Louise: Numinosum eski (antik) bir biçimdir.
Doğal olarak Hristiyan olanından farklıdır, çünkü Hristiyanlıkta numinosum iyi, parlak, ışık saçan olmalıdır.
Ama bizim için, gerçek numinosum aynı zamanda karanlık, korkutucu, sarsıcı ve kötücül olabilir.
PP: Onun güçleri ego kontrolümüzün ötesindedir—Jung’un arketipsel süreçler dediği şeyler.
Marie-Louise: Arketipsel süreçler genellikle numinostur.
Onları hissettiğiniz anda, “bunu asla unutmayacağım” dersiniz.
Donna: Onları yalnızca akılla değil, varlığınızın içinde hissedersiniz.
Marie-Louise: Evet.
PP: Günümüzde, artık baskın dogmaların pek bulunmadığı bir dünyada, sizce numinosum yeni bilinç kalıplarını ortaya çıkarabilir mi?
Marie-Louise: Evet. Zorluk şu ki, insanlar numinosum tarafından coşkuya kapılıyor.
Numinosum deneyimi yaşadıkları için “seçilmiş” olduklarını hissediyorlar ve şişkinliğe (inflasyona) kapılıyorlar.
PP: Bu şişkinlikle nasıl başa çıkarız?
PP: Sizce numinos bir deneyim her zaman sahte bir ego tutumuna karşı bir düzeltme (telafi) olarak mı gelir?
Marie-Louise: Hayır. Tamamen irrasyonel bir şekilde gelir.
Her şey yolundayken de gelir, yanlışta olduğunuzda da gelir.
Ne zaman gelmek isterse, o zaman gelir.
PP: Bu deneyim her zaman bize bir mesaj mı taşır?
Marie-Louise: Evet. Bence öyle.
PP: Sanat işte burada başlar—o mesajın ne olduğunu bulmak.
Marie-Louise: Evet. O mesajı bulmak yıllar alabilir.
PP: Numinosum, azizlerin yaşamlarında sıkça konuşmuştur ama ne yazık ki, onların mesajları Kilise'nin dogmalarına sıkıştırılmıştır.
Marie-Louise: Şişkinlikle baş edemezsiniz; sadece onu tanıyabilirsiniz, yoksa bir sonraki köşede çamura düşersiniz [güler].
PP: Yani doğa bu şişkinliği bizi çamura batırarak tedavi ediyor!
Donna: Kendimize gülebilme yetimiz en büyük güvencelerimizden biridir.
Hayat boyunca bazen bir konuda büyük, şişkin bir duyguya kapılırız ve bu bizi genelde tökezletir.
Kendimize gülebilsek iyi olur!
Mizah bizi kurtarabilir.
Marie-Louise: Bir insan hâlâ kendine gülebiliyorsa, henüz tamamen şişkinleşmemiş demektir.
Örneğin, Hitler asla kendine gülemezdi.
Donna: Bazen hastalar çok ciddi, tövbekâr ve “yeniden doğmuş” hale gelirler—çok ciddi bir hâle bürünürler ve kendilerine gülme yetilerini kaybederler gibi görünürler.
Marie-Louise: Evet. Ayrıca bazı insanlar kendilerine özgü negatif bir gülme biçimi geliştirirler—bir çatışmadan kurtulmak için espri yaparlar.
Donna: Londra’da Gerhard ve Hella Adler’i ziyaret ettik.
Bazı Jungçuların bugünlerde numinosum kavramını “kirli bir kelime” gibi gördüklerinden ve terapide yalnızca klinik meselelerle ilgilenmek istediklerinden ötürü rahatsız olmuşlardı.
Siz de buna tanık oldunuz mu?
Marie-Louise: Evet, elbette. Çünkü numinosum, anlatmaya çalıştığım gibi, insanı alçakgönüllü yapar; çünkü seni susturur.
Bu psikoterapistlerin çoğu numarayı kendileri yapmak istiyor.
Şifa gösterisini yapan büyük kişi olmak istiyorlar.
PP: Öyleyse, “şifacı” pelerininin bizden çıkması ve tekrar danışana verilmesi gerekiyor.
Marie-Louise: Gerçek şifacılar bilir ki Tanrı şifayı verir; bu onların kendi gücü değildir.
İkinci sınıf bir şifacıysa şöyle der: “Bak, biraz gücüm var—izle beni—talimatlarımı uygula, iyileşeceksin.”
PP: Analistlerin yolu, sürekli bir alçakgönüllülük ve açıklık yolu olmalı.
Marie-Louise: Evet, ve Sokratik öğrenme yolu: Biz hiçbir şey bilmiyoruz; gizemlerle çevriliyiz.
İnsan kaderi apaçık değildir.
Bir teşhise bakıp, bir hastanın açıkça bir anne kompleksi olduğunu ya da hissetme tipi olduğunu söyleyebilirsiniz, ama bunlar yalnızca size az da olsa ışık tutan genellemelerdir.
Ben her zaman o erkek ya da kadının kaderinin benim için bir gizem olduğunu düşünürüm ve bunu birlikte keşfetmemiz gerekir.
PP: Bu kader, tüm geleneksel psikiyatrik etiketlerin çok ötesindedir.
Marie-Louise: Evet.
PP: Pek çok profesyonelin unuttuğu şey de bu—sözde bilimsel etiketlerin ardındaki gizemi aramak.
Yani gündelik yaşamın gizemi olarak numinosum’a duyarlı olmalıyız.
Sizin bir keresinde söylediğiniz gibi, bizimkisi evrimsel bir psikolojidir; biz hep yeni olanı ararız.
Marie-Louise: Yaratıcı bakış! Doğanın yaratıcılığına inanırız.
İnsani varoluşun psişik arka planının yaratıcılığına inanırız.
PP: İlk ilkemiz bu, denebilir—yeni olanı aramak ve onun ortaya çıkmasına yardımcı olmak.
Marie-Louise: Evet, yaratıcı sürece karşı uyanık kalmamız gerekiyor.
Donna: Bu yaratıcı sürecin, terapiye hiç girmemiş birçok insan olduğu göz önünde bulundurulduğunda, toplum genelinde nasıl işlediğini düşünüyorsunuz?
Terapiye hiç maruz kalmayan insanlar nasıl gelişir?
Marie-Louise: Kendi duygularına sadık kalmak ve numinosum ile karşılaşmak, analiz dışında da, içinde de herkesin başına gelen bir şeydir.
Devam Bölümleri:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments