Bölüm IV: Çocuk Rüyaları Semineri
- Nazlı
- 25 Şub
- 4 dakikada okunur

Çocuk Rüyalarında Kişilik, Aile ve Ortam
“Çocuk rüyalarında, ebeveynlerin çözülememiş bilinçdışı atmosferinden kaynaklanan olaylar görülür. Bu durum, kalın bir duvarın ruhla kişi arasında ayrım oluşturması gibidir; çocuk bu duvardan düşer, o atmosferden doğar ve ebeveynlerin farkında olmak istemediği – ve olamayacağı – karanlık tarafından büyülenir, ele geçirilir. Böyle rüyalar, işte bu koşullardan kaynaklanır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 422–423
“Muhtemelen bir anima tipi gelişir; bu, babayı küçük parmağıyla döndürüp, onun baba sevgisini açmasını sağlayan bir kadındır; böylece o, zavallı küçük ruhu dünyadan korur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 418–419
“Buna ne olmuş? Bakın: bizim için çocuk, aslında bütünlüğün ta kendisidir. Yenmiş tigre benzeri imgeyle birlikte, çocuğun ruhuna çatışma girer. Bu çatışma, daha önce bilinçdışında kalmıştı, fakat şimdi çocuğun bilincine sıçrar.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 416
“Herhangi bir oğlanın rüyasında anima figürü göründüğünde, dikkatli olunmalıdır, çünkü o, yaşamı, hem kendisini hem de rüya göreni harekete geçiren unsuru temsil eder.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 313
“Çocuk, aslında gelecekteki kişiliğini içinde barındırır; yani, yaşamı boyunca kim olacağını henüz bilmeden, gelecek hakkında ipuçları taşır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 50
“Çocuk, bu ilkel dünyadan çıkmalı, gerçek hayata adım atabilmek için.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 184
“İnfantil ruh, modern psikolojinin varsaydığı boş bir levha (tabula rasa) değildir; eski imgeler her zaman, a priori mevcuttur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 369
“Çocuk, ebeveynlerinin çözülememiş bilinçdışı atmosferinin etkisinde kalır. Böyle durumlarda, çevresel duygusal durum, çocuğun rüyasına yansır; örneğin, ailede yaşanan heyecan verici olaylar, çocuğun o duygusal atmosferin içinde yer almasına neden olur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 371–372
Rüya İmgelerinin Sembolizmi ve Evrenselliği
“Yılanlar, özellikle kırmızı yılanlar, yalnızca ölülerin ruhları değil, aynı zamanda duygusal durumları da temsil edebilir. Onlar, ruhun ısısını, tutkunun ateşini simgeler ve böylece daha yoğun bir gelişim aşamasını ifade eder.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 365
“Gri fare, Bayan Brunner’ın belirttiği gibi, ruhun karanlığıyla bağlantılı bir hayvandır; o, insanın, özellikle gece vakti, ara sıra rahatsız edici şekilde hissedilen karanlık doğasını temsil eder.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 363
“Bayan Brunner, farenin ruh hayvanı olduğunu ve şeffaflığını ruhsallık olarak yorumlamıştır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 363
“... Rüya yorumunda, evrensel semboller dilimizde zaten mevcuttur. Örneğin, bir kadın başka bir kadını ‘yılan’ olarak tanımladığında ya da bir erkeğe ‘kurnaz tilki’ denildiğinde, herkes bunun ne anlama geldiğini bilir. Bu nedenle, ‘aslan’ı genel kullanımda ‘güç’ olarak yorumlamak da makul olur.”
– Genel ifade, Children’s Dreams Seminar, s. 27
“... Rüyalar, bilinçdışının, bilinç tutumunun değişimine yönelik eğilimini yansıtır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 5
“... ‘Psyche’ (ruh) kelimesi, Yunanca ‘physein’ (üflemek) ile bağlantılıdır; ‘psychos’ soğuk, nemli anlamına gelir. ‘Bir sarhoğun ruhu nemlidir’ der Heraklitus.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 100–101
“... Hermes de, Helios’un güneş sığırlarını çalan ve ölüleri yeraltında yol gösteren figürdür; dolayısıyla, rüya metninde adı geçen adam, baba arketipi olarak yorumlanabilir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 93
“... Kelt efsanesinde ‘Kabus Köprüsü’ adında, ip kadar dar bir köprü anlatılır; Pers efsanelerinde ise ‘Chinvat Köprüsü’ adıyla, ruhlar üzerinde melekler ve şeytanların mücadele ettiği bir köprü bulunur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 90
“... Eğer bilinç zayıfsa, bilinçdışı içeriğinin etkisi altında kalır; bu, ‘ruhun tehlikesi’ olarak adlandırılır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 80
“... Atalarınızın resimlerine baktığınızda, yüzünüzün belirli kısımlarını ayırt edebilirsiniz; aynı durum, bedenin tamamı ve ruh için de geçerlidir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 73
“... Rüyalar, bilinçdışı içeriğin, bilinçle kurduğu, ancak kesin bir kronolojik sıra göstermeyen, merkezi bir imgeden yayılan radyal yapılar olarak görülmelidir.”
– Genel ifade
“... Piramit, arketipsel bir imge, beden mandalasıdır; piramidin derinliklerinde firavunun mumyalanmış bedeni yatarken, tepesinde ruhun yüceltilmesi gerçekleşir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 282
“... Aslan, evrensel olarak, hayvanların kralıdır; bu nedenle, aslan rüyası genellikle ‘güç’ anlamına gelir.”
– Genel ifade
Rüya Süreçlerinin Kaynakları ve Zaman Algısı
“Rüya süreçleri, birkaç farklı kaynaktan ortaya çıkabilir.
Birincisi somatik kaynaklardır: bedensel algılar, hastalık durumları, rahatsız edici beden pozisyonları.
İkincisi, çevreden gelen bedensel olmayan uyaranlardır: ses, ışık, sıcaklık ya da soğukluk gibi.
Üçüncüsü, geçmişte yaşanmış olayların hatırlanması (kriptomnezya) – unutulmuş bilgilerin, belirli bir anda orijinal halleriyle yeniden ortaya çıkması.
Dördüncüsü, rüyaların, rüya görenin gelecekteki psişik oluşumlarına dair önseziler sunmasıdır.”
– Genel ifade
“... Rüyaların zamansal boyutundan bahsederken, rüyaların aslında bilincimizin oluşturduğu kronolojik sıra ile değil, bilinçdışının merkezi bir imgeden yayılan radyal yapıda düzenlendiğini varsaymak gerekir.”
– Genel ifade
“... Bilinçdışı, zamanın akışından bağımsız olarak, her şeyin baştan mevcut olduğu bir alandır.
Bu nedenle, rüyalar, bazen, ertesi gün ya da daha sonraları rol oynayacak motifler içerir; çünkü bilinçdışı, bizim zaman anlayışımızı umursamaz.”
– Genel ifade
“... Ben, üniversite yıllarımda, sabah erken saatlerde, sürekli uyanmam gerektiği için, detaylı bir rüya gördüm.
Rüyam, bir gazeteyi okuduğum, ülkeler arasında gerginlik olduğuna dair haberlerin gelip, tartışmaların yaşandığı, sokaklarda kalabalık sahnelerin olduğu, sonunda seferberlik ve patlama anıyla sonlanan karmaşık bir olaydı.
Ancak, asıl uyandıran, kapı çalma sesiydi.
Bu örnek, rüyaların tam olarak geçen zaman dilimine bağlı olmadığını gösterir.”
– Genel ifade
“... Düşüş anında yaşanan yoğunluk örnekleri, rüya sırasında yaşanan zamansal deneyimin eksikliğini açıklamak için sıkça kullanılır.”
– Genel ifade
“... Bilinçdışı, zaman kavramı ile ilgili, zamanın parçalandığı veya ‘yukarıda kalıp’ henüz var olmayan olayları algılayabildiği iddiası, rüyaların, gerçek zaman kavramından bağımsız olabileceğini öne sürer.”
– Genel ifade
Devam İçerikleri:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments