Bölüm II: Çocuk Rüyaları Semineri
- Nazlı
- 25 Şub
- 6 dakikada okunur

“Şeytan, bireyselleşmenin ön aşaması olarak işlev görür; negatif yönde, ilahi dörtlülüğün hedefiyle aynı amaca hizmet eder: bütünlük.
Her ne kadar hala karanlık olsa da, içinde zaten ışığın tohumu vardır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 372
“Eğer, ilkel bir imge bilincimize zorla girerse, onun tüm kapsamını kavrayabilmek için ona olabildiğince madde doldurmamız gerekir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 368
“Dört’e ayrım, bireyselleşmenin prensibi (principium individuationis)’dir;
bu, çok sayıda yıkıcı potansiyele sahip figürler arasında, bütünleşmek, bir olmak demektir.
Bu, ölümü aşar ve yeniden doğuşu getirebilir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 372
“Kimse, kafasını bir şeye çarpmadan bilinçli hale gelemez.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 377
“Sadece, durumumuzu kabul edip depresyonumuzu kabullenirsek, içsel olarak değişmemiz mümkün olacaktır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 373
“Bilinçdışı, kendini dış dünyaya yansıtma eğilimindedir;
bu yüzden, kişi, kendinde kalmak yerine çevresine dağılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 373
“Bireyselleşme sürecinde, yeni içerikler, yutucu biçimde ortaya çıkabilir ve bilince karanlık bir hava sokabilir;
bu, bir depresyon olarak hissedilir, yani aşağıya çekilme olarak.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 373
“Bilinçdışına giren içerikler, otomatik olarak zıt kutuplara bölünür.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 408
“Tanrı ile şeytanın bir arada bulunması, simyada da büyük rol oynar.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 373
“Dini törenin gerçek amacı, insanı sıradanlıktan kaldırmaktır;
bu, insanı alışılmış yollarından sarsarak, ona dışındaki şeylerin farkına varmasını sağlamaktır.”
– Carl Jung, Dreams Seminar, s. 399
“Çocuklar, gelecek kişiliklerini içinde barındırır;
yani, ilerleyen yıllarda nasıl olacakları, onların içinde mevcuttur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 50
“Bazen, ahlaki ya da bedensel bir darbe, büyük imgelerin cazibesine karşı en etkili yoldur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 184
“Nefes alma, adeta göbekten dört akışın, iki hava ve iki kan damarının akması gibidir;
böylece, büyüyen çocuk, besinini, kanını ve pneumasını alır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 365-366
“Çocuklar zaten yarına yaşarlar, fakat bundan haberdar değillerdir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 50
“Bir kadının yalnızca kız, yalnızca hamile anne veya yalnızca fahişe olması, kültür belirtisi değildir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 321
“Rüya, bilinç tutumunun değişmesi yönündeki bilinçdışının eğilimini temsil eder.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 5
“Alkemide mavi renk bulunmaz; fakat Doğuda bulunur, orada siyahın yerine geçer ve yeraltını temsil eden bir renk haline gelir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 366
“İnsan ruhu, ancak eğitilir; fakat onun ne olduğuyla ilgilenilmez!”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 432
(Bu, çocuğun beş-altı yaşına yaklaşırken, kritik bir dönem olduğunu belirtir.)
“Evet, bitler vampirdir; çoğu zaman da ruhlardır.
Kafkas Dağları’nda bir çocuk doğduğunda, dedesinin kafasından bir bit alınır ve torununun kafasına ekilir.
Böylece ruh aktarılmış olur; çünkü ilkel inanca göre, ruh her zaman yanımızda dolaşır, yarasa ya da vampir gibi uçar; bizden kan emerler.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 465
“Kesinlikle, o kişinin görevi küçük domuzları beslemek, yani bu çok ilkel ihtiyaçları gidermek demektir; ya da başka bir ifadeyle: ruh güçlerinin hiyerarşisinde, Afrodit ve yeraltı tanrılarına da kurbanlar sunulmalıdır, aksi halde bunlar, son derece nahoş şekilde kendilerini gösterebilir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 459
“Evet, işte bu tanrı. Ignatius of Loyola da, küre şeklinde bir görselin ortaya çıktığı vizyonlar yaşamıştır.
Bu, her yönüyle, kozmik varlık, dünya ruhu, rotundum, ‘yuvarlak olan’dır.
Peki, rüyada kürenin kırmızı olması ne anlama gelir?”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 441
“Bu yönde ilk adım atılmıştır; ancak, çocuk hâlâ, bilinçdışında etkili bir güç tarafından meşgul edilmiştir; bu güç muhtemelen çocuğun yalnızca kendi ruhundan değil, çevresinde baskı yaratan bir durumdan kaynaklanmaktadır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 428
“Böyle olaylar, doğal olarak meydana gelmez;
Bunlar, ebeveynlerin çözülememiş bilinçdışı nedeniyle oluşan atmosferin etkisidir.
Bu kişiler, kendi ruhlarından kalın bir duvarla ayrılmıştır ve çocuk bu duvardan düşer, o atmosferden doğar ve ebeveynlerin farkında olmak istemediği – ve olamayacağı – karanlık tarafından büyülenir, ele geçirilir.
Böyle rüyalar, işte bu koşullardan kaynaklanır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 422-423
“Muhtemelen, bir anima tipi gelişir;
bu, babayı küçük parmağıyla döndürüp, onun baba sevgisini açmasını sağlayan bir kadındır; böylece, o, zavallı küçük ruhu dünyadan korur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 418-419
“Buna ne olmuş?
Bakın: bizim için çocuk, aslında, bütünlüğün ta kendisidir.
Yenmiş bir kaplan imgesiyle birlikte, çocuğun ruhuna çatışma girer.
Bu çatışma, daha önce bilinçdışında kalmıştı, ancak şimdi çocuğun bilincine sıçrar.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 416
“Üst kısımda, Ortaçağ terimiyle ‘anima rationalis’ (akılcı anima) vardır; altında ise ‘anima vegetativa’ (sadece yaşam anlamında anima) bulunur.
Bilinç haline geldiğinde, bu iki yön ortaya çıkar.
Peki, çocuğun ruhuna ne girer? Tam bir kaplan mı, yoksa yarım kaplan mı?”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 416
“Lucien Lévy-Bruhl, ‘The “Soul” of the Primitive’ adlı kitabında, ilkel insanın, belirli insanlar ve hayvanların aslında aynı olduğu mistik görüşüne dair birçok örnek sunar.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 399
“Çocuğa, insanlığın mutlak, temel gerçeği söylenmiştir; bunun için elbette hiçbir kanıt yoktur.
Kanıt, gerçeğin kendisindedir.
Bu, ruh tarafından ifade edilir ve insanın, zamanın başlangıcından beri düşündüğü şeydir.
İşte, ebedi gerçekler bunlardır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 378
“Dolayısıyla, rüyamız yalnızca bu tek çocuğun ruhuyla ilgili değildir; aynı zamanda ebeveynleri, kardeşleri ve tüm çevre ile ilgilidir.
Ayrıca, çocuğun Alman bir aileden olduğu ve babasının siyasetle çok aktif olduğu bilgisi de vardır.
Böylece, çevre üzerinde büyük bir vurgu bulunur; heyecan verici olaylar meydana geldiğinde, çocuk, ailenin duygusal durumuna katılmak zorunda kalır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 371-372
“İnfantil ruh, modern psikolojinin varsaydığı gibi boş bir levha (tabula rasa) değildir; eski imgeler her zaman, a priori, mevcuttur.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 369
“Böylece, çocukların hayal gücünü o kadar etkileyen eski tarihi imgeler, bugün artık hiçbir rol oynamamaktadır.
Bu, ruhumuz için bir kayıptır, çünkü ruhun içeriğini ifade edecek bir dil vermiyoruz.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 369
“Yılanlar, özellikle kırmızı yılanlar, yalnızca ölülerin ruhları değil, aynı zamanda duygusal durumları da temsil edebilir;
onlar, ruhun ısısını, tutkunun ateşini ifade eder ve böylece daha yoğun bir gelişim aşamasını simgeler.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 365
“Gri fare, Bayan Brunner’ın belirttiği gibi, ruhun karanlığıyla bağlantılı bir hayvandır;
o, insanın, özellikle gece vakti, ara sıra rahatsız edici biçimde hissedilen, geçici, karanlık doğasını temsil eder.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 363
“Bayan Brunner, farenin ruh hayvanı olduğuna dair yeterli kanıt sunmuş ve onun şeffaflığını ruhsallık olarak yorumlamıştır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 363
“Ölümün yakınlığı, çocuğun ruhuna gölge düşürmüş ve ona ‘Eğer zaten ölecekse, neden ortaya çıktı?’ veya ‘Hangi nedenle ortaya çıktı?’ gibi sorular sormasına yol açmıştır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 361
“Amplifikasyondan, kızın içsel durumu hakkında yalnızca tek bir sonuç çıkarılabilir: onun ruhu susuz – yaşamak için suya susamış.
Ve bu rüya, yaşayan sudan kaynaklanır, fakat o, bunu kavrayamaz.
Bu yüzden, babaya itiraf eder: belki o, bunu kavrayabilir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 357
“Farenin amplifikasyonlarında, ruhun gece boyunca fare şeklinde bedenden ayrıldığından bahsedilir;
çoğu durumda bunun, genellikle bir kızın ruhu olduğu söylenir;
eğer fare geri dönmezse, kız ölür.
Rüyamızda, kız, kendi ruh faresini görür, fakat o ona yönelmez.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 356
“Rüyada ortaya çıkan tüm hayvanlar, ölülerin ruhları olarak kabul edilse de,
bunlar, içsel gelişimle mantıksal bir bağlantı içindedir.
Sadece, arketipsel vizyonun mutlak bütünlüğü, ve bu, çocuğun kendi algıları ve deneyimleri tarafından örtülüp bastırılması gereken bir yaşta ortaya çıkması endişe vericidir.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 356
“Şeffaf fareyi, rüya görenin ince bedeni olarak yorumlamak mümkündür.
Kız, henüz neredeyse doğmamış kendi ruhunu görür; ‘şeffaf’ kelimesi, camı andırır.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 346
“Brocken’de Faust ile dans eden cadı kızın ağzından, küçük kırmızı bir fare sıçrar.
Masum çocuk ruhları ve adaletli olanların ruhları beyaz fareler olarak görünür;
tanrısız olanların ruhları ise kırmızı fareler olarak.
Doğmamış çocukların ruhları da beyaz fareler olarak ortaya çıkar.
Çoğu insanın, uykuda ruhunun fare şeklinde ayrıldığına dair yaygın bir kanaat vardır;
bazen, ruh susuzluğunu gidermek için, bazen de insanlarda, hayvanlarda ve ağaçlarda kabuslar yaratmak için ayrılır – bu durumda, genellikle, kızın ruhu söz konusudur.
Eğer fare geri dönmezse, kız ölür.
Farelere ıslık çalmak, ruhları öteki dünyaya çekmek demektir.
Fareler sıklıkla ölüm işaretidir.
Gri ve siyah fareler genellikle felaket belirtir;
Kara Veba ve diğer hastalıkları yayarlar.
Beyaz fare, bir ateş demonu gibi görünür, ancak aynı zamanda ateşi de çeker.
Farelerin, topraktan veya çürümeden yaratıldığı ya da cadılar tarafından yapıldığı söylenir.
Gri renkleri nedeniyle, fırtına hayvanları olarak görülür;
bulutlardan, sislerden gelir ya da rüzgar tarafından taşınırlar.”
– Carl Jung, Children’s Dreams Seminar, s. 345
Devam İçerikleri:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments