Bütünlüğü Nasıl Bilebiliriz? - Kısım I
- Nazlı
- 19 Mar
- 13 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Mar

Bireyleşme Sürecinin Rüya Sembolleri
Bütünlüğü (Tamlığı) Nasıl Bilebiliriz?
Benlik, kolektif bilinçdışının bir parçasıdır, ancak kolektif bilinçdışı değildir; görünüşe göre ego ve gölgenin birleşiminden doğan bir bütündür.
Bu bütünlüğü, bilincin tüm unsurlarının bilinçdışıyla birleştiği yer olarak tanımlarız, zaman ve mekân sınırlarımızın ötesine ulaşan şeyler hariç.
Benlik, yapısal olarak kolektif bilinçdışına benzer ve aynı zamanda bir "ben-olmayan"dır, çünkü kavrayışımızın ötesindedir; bizden daha büyüktür.
Asla “Ben bu Benliğimi biliyorum” diyemeyiz.
Onu bilmiyoruz ve asla bilemeyiz, çünkü bilincimizin küçük çemberini içeren daha büyük bir çemberdir.
Nasıl ki Benlik, kolektif bilinçdışındaki bir birimse, biz de Benlik içindeki birer birimiz.
Ve yalnızca bir parçası olduğumuz bütünü nasıl bilebiliriz?
~Carl Jung, Visions Seminar, 15 Haziran 1932, Sayfa 754
Bütünlüğü Nasıl Bilebiliriz?: Bireyleşme Sürecinin Rüya Sembolleri
Günümüzde bile pek çok insan bilinçdışı bir zihnin var olmadığına inanıyor. Onlar, insan zihninin, insan psişesinin yalnızca bilinç ve onun içeriğinden ibaret olduğunu ve bunun ötesinde yalnızca beyin hücrelerinde meydana gelen fizyolojik süreçlerin bulunduğunu düşünüyorlar.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 61
Şimdi, bu bilinçdışı zihnin tamamıyla karanlık, bilmediğimiz şeylerle dolu belirsiz bir alan olmadığını görebilirsiniz. Onu dolaylı yoldan anlayabiliriz; yani, bilincimizin, bu görünen deneyim dünyasından değil de başka bir yerden geldiği açık olan unsurları sayesinde.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 61
Psikolojik süreçlerin bilince ulaşması için belli bir yoğunluğa sahip olmaları gerekir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 62
Bunun ötesinde, tamamen farklı bir yapıya ve niteliğe sahip kolektif bilinçdışı vardır; bu, sonradan edinilmiş bir şey değildir; biz onunla doğarız, o bizimle dünyaya gelir, beyin yapımızın içinde doğar; içgüdülerin yapısıyla özdeştir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 62
Bu [Arketip] terimi çok eski bir kökene sahiptir. Onu Pisagor’un yazılarında bulabilirsiniz. Hristiyanlıktan hemen önceki ve sonraki yüzyıllarda sıkça kullanılmıştır. Daha sonra Aziz Augustinus bunu tekrar ele almış ve ben de oradan aldım.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 62
Şimdi, bu arketipler, dediğim gibi, bir tür içgüdüdür.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 62
Onlar gerçekten de Platon’un “ebedi ideaları” ile özdeştirler. Onlar, dünyayı kavramamızı sağlayan arketipsel ya da imgesel dünyadır; böylece burada tamamen yabancı kalmayız.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 62
Rüya, doğanın yarattığı doğal bir üründür; ağaçtaki bir elma, bir hayvan gibi. İnsan tarafından değil, doğa tarafından yapılmıştır. Dolayısıyla, rüyaların insan tarafından yapılmadığını da söyleyebiliriz. Onlar hiç yapılmazlar.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 64
Bununla birlikte, bilinçdışının başlangıç veya sonu olmayan sürekli bir süreç olduğunu yüksek olasılıkla kanıtlayan verilere sahibiz. Başka bir deyişle, ona başlangıç, son veya nedensellik gibi kategoriler uygulayamayız.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 64
Rüyanın kendisinin bir başlangıcı ve sonu vardır, ancak bu, rüyanın altında yatan süreçle aynı şey değildir. Rüya, daha çok rastlantısal bir şekilde bilince ulaşan bir dizi temsilden oluşur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 64
Rüya sürecinin, yani bir rüyayı meydana getiren, onu taşıyan sürecin, bizde gerçekleşen ya da bizim temas ettiğimiz sürekli bir psişik yaşam akışı olarak devam ettiğini varsaymalıyız.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 64
Rüyada temsil edilen olay, sürekli devam eden psişik olaylar akışında yalnızca bir olaydır. Yani, bilinçliyken bile bir rüyayı yakalayabilirsiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 65
Şimdi, etnologlar bunu genellikle “güneş çarkı” olarak adlandırırlar, ancak dikkat çekmek isterim ki, bu güneş çarkı henüz tekerleğin icat edilmediği bir dönemde yapılmıştır. Tekerlek, insanın Geç Neolitik Çağ’da icat ettiği geç bir buluştur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 67
Platon, ilk insanın—tam, mükemmel insanın—dört kolu ve dört bacağı olan, hem erkek hem dişi olan bütüncül bir varlık olduğunu söyler. Bu varlık ikiye bölündüğünde erkek ve kadın meydana gelmiştir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 67
Batı felsefesinde bu, dönüşüm veya transubstansiyasyonun gerçekleştiği bir simya kabı olan vas Hermeticus olarak adlandırılır. Hristiyanlıkta, ekmek ve şarabın dönüşümünün gerçekleştiği kutsal kâse ile eşdeğerdir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 68
Görüyorsunuz, bu çatışmalar doğa tarafından verilmiştir. Bunlar içgüdülerin çarpışmasıdır. Eğer böyle olmasaydı, eğer hiçbir çatışmamız olmasaydı, enerji de olmazdı. Enerji yalnızca karşıtlıkların bulunduğu yerde bulunur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 68
Bir bireysel veya kişisel anlam ile genel anlam arasında ayrım yapmak gerekir. Arketipsel nitelikte olan semboller, kişisel psikolojiden bağımsız olarak belirlenebilecek genel bir anlama sahiptir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 69
Bu yüzden Roma imparatorları ve eski Babil kralları, tıpkı günümüzde madalyalar veya nişanlar gibi yıldızlarla süslenmiş pelerinler giyerdi. Bu, bireyin kozmik bir varlığa—bir güneşe—dönüştürülebileceği fikrinin son kalıntısıdır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 69
İnsanlar her zaman rüya sembollerini benim icat ettiğimi düşünüyor. Onların bu şekilde konuşmasının tek sebebi uçsuz bucaksız cehaletleridir. Eğer insan zihninin tarihine dair biraz bilgileri olsaydı, çok iyi bilinen şeylerden bahsettiğimi fark ederlerdi. Ama onlar bunlarla hiç karşılaşmadılar. Bu onların sorunu.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 68
Bu yüzden Yunanlılar, bizi takip eden, varlığını belirsiz bir şekilde hissettiğimiz görünmez varlıklara synopadoi derler; bu kelime, “bizi arkadan takip edenler” anlamına gelir ve her zaman insanı takip eden şeytanların adıdır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 70
Bu deneyimi Alplerde ve Afrika’daki vahşi doğada yaşadım. İlkel doğada, insanı insan yapan hiçbir şey yoktur ve bu yüzden kolektif bilinçdışının varlığının farkına varırsınız. Bu tam olarak hoş bir his değildir; izlenildiğinizi hissedersiniz, arkadan izlendiğinizi hissedersiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 70
Geceleri birçok insan görünmez varlıklardan şüphe duyar; bir yerlerde küçük bir ses duyarlar. Bu eski bir içgüdüdür. Bu, bilinçdışındaki arketiplerin çalışmasından kaynaklanır ve sessizlik olduğunda canlanırlar.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 70
Ancak bilinçdışı bunu nazikçe ifade eder: Nezaket gereği, arkanızdakilere yer açmalısınız. Korkacak bir şey yok, ancak görünmez varlıklara karşı nazik olun.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 71
Aynı deniz gibi, bilinçdışı da belirli bir ritme sahiptir ve bu ritim, ayın evreleriyle çok ilgilidir. Bu nedenle bilinçdışının etkisi altına giren insanlar "ay hastaları" (lunatics) olarak adlandırılır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 71
Bilinçdışı, sanki sizin içinizde değilmiş gibi davranır; tepkilerinizi sanki dışınızdaymış gibi şekillendirir. Bu yüzden onun varlığından asla şüphelenmezsiniz; onun başka bir yerde olduğunu varsayarsınız.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 72
Her zaman onun başka bir yerde olduğuna inanırsınız; bu ya şu nesnede olduğunu düşünürsünüz. Herkesin bir "kara canavarı" (bête noire), bir hayvani yanı vardır. En büyük düşmanınızı daima başka birinde bulursunuz, elbette. Örneğin, kendi karanlığınızı her zaman bir başkasında görürsünüz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 72
Romalılar yeni bir şehir kurduklarında, bu sözde çemberi, bir sabanla açtıkları sulcus primogenitus adı verilen bir oyuk ile belirlerlerdi. Belki gazetelerde okumuşsunuzdur; Mussolini, bataklık bir bölgede yeni bir şehir kurduğunda, bu çemberi modern bir yöntemle, bir motorlu saban kullanarak çizdi.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 74
Zaman, kendi kuyruğunu kovalayan bir ejderhadır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 75
Zodyak, sırtında burç işaretlerini taşıyan büyük bir yılan olarak tasvir edilir. Hatta kilise sembolizmine göre, kilise yılını simgeleyen İsa bile, sırtında on iki takımyıldızı taşıyan bir yılan olarak görülür; bu on iki takımyıldızı, on iki havari olarak anlaşılır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 75
Tam bireyleşme çatışmaları ortadan kaldırır mı?
Dr. Jung: Bu, tamamen hareketsiz hale geleceğiniz anlamına gelir. Oysa bireyleşme, aksine, çatışmanın yoğun bir şekilde farkında olmaktır. Yaşadığınız sürece çatışmadan asla kurtulamazsınız, aksi takdirde ölmeden önce ölmüş olurdunuz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 80
Bireyleşme, kargaşanın ortasında yerinizi bulmanız anlamına gelir; kendinizi çatışmanın ortasında tutarsınız; çatışmanın içindesinizdir ama aynı zamanda onun üzerindesinizdir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 80
Soru: Bilinçdışının daha derin farkındalığı nasıl geliştirilebilir?
Dr. Jung: Onu geliştirmeyin. Bilinçdışı size gelir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 80
Hastalarıma sık sık şunu söylerim: “Ne söylediğim önemli değil; önemli olan bir şey söylemem, orada olmam, sizinle birlikte olmamdır. Gerçekten önemli olan budur.”
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 81
Çoğu zaman ne söyleyeceğimi bilmiyorum, ama söylediğim şey yardımcı oluyor. Sadece tepki veriyorum ve eğer bunu yapıyorsam, bu gerçek bir terapi sanatıdır. Eğer hastayı nasıl tedavi edeceğime dair bir plan belirleseydim, bu büyük bir hata olurdu; çünkü bu keyfi ve hesaplanmış bir şey olurdu ve gerçekle hiçbir ilgisi olmazdı.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 81
O kadın doktorun rolü bir bakıma çok önemliydi, ayrıca bir kadın olması da önemliydi. Kadınlara özgü bir şey üretiyordu, yani üretken bir güç, bir hamilelik gücü.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 81
Kadın doktor, o adamla empati kurabiliyordu, bu da onun havada asılı duran düşüncelerine bir beden kazandırıyordu. Adamın düşünceleri vardı, ama onların bir bedeni yoktu. Kadın, bilinçdışı olarak onun düşüncesine bir beden kazandırabilir, böylece düşünce dünyaya gelir, görünür hale gelir. Bir kadının bir erkek üzerinde yaratabileceği olağanüstü etki budur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 81
Erkeğin düşüncelerinin tohumunu taşımak için kadından daha iyi bir şey yoktur. Doğa onu bunun için yaratmıştır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 81
Saat yönünün tersine dönen hareket (Mandala), her zaman olumsuzdur ve büyü ile çok ilgilidir. Örneğin, Alman sembolü olan gamalı haçın saat yönünün tersine dönmesi çok ilginçtir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 82
Fizikçiler size anlamadığınız şeyler anlatıyor, dolayısıyla kimsenin maddenin ne olduğunu gerçekten anlamadığını varsayabilirsiniz, ancak yine de nesnel varoluş, insan zihninden tamamen bağımsız bir şeydir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 83
Madde hakkında söylediğiniz her şey psikolojiktir, bu yüzden sonunda her şey, dünyamızın, onu deneyimleyebildiğimiz ölçüde, psişik bir deneyim, bir imge olduğu ve bu nedenle zorunlu olarak psişik olduğu gerçeğine dayanır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 83
Klasik Çin felsefesini incelerseniz, belirli psikolojik olguların, nedensellik ilkesine başvurmadan dünyayı açıklayabileceğinizi kanıtladığını veya en azından bunu son derece olası kıldığını göreceksiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 83
Ruh kavramının, Hristiyan metafizik ruh kavramıyla hiçbir ilgisi yoktur; bu, daha çok felsefi bir kavramdır. Anima terimi ise daha ilkel bir kavramdır, yani bir ruhtur; tek ruh değil, bir ruhtur. Bunu ilkel bir kavram olarak adlandırıyorum çünkü ilkel topluluklar, birden fazla ruha sahip olduğunuzu düşünürler.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 85
Birkaç ruhunuz olabilir, altıya kadar veya belki daha fazla. Bazen ruhlardan biri sizi terk edebilir, gece boyunca uzaklaşabilir ve kaybolabilir. Sabah uyandığınızda bir ruhunuzu, yani “ruhu” değil, bir ruhu—kişiliğinizin bir parçasını—kaybettiğinizi fark edebilirsiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 85
yüzyıldan bir metin alıntılayabilirim; burada bir adam, animadan bahsederken şöyle der: "Ona Havva denir; adam Adem’dir ve bu onun içinden hiç ayırmadığı Havvasıdır (in se circumfert)."
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 85
Maya bazen yanlış bir şekilde yanılsama olarak çevrilir; oysa bu yanılsama gerçektir, çünkü mayadan yapılmıştır, yani inşaat malzemesinden, toprak, taş veya tahtadan. Bu, bu tanrıçanın çalıştığı malzemedir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 85
Bu, Çinlilerin dünyaya dair inançlarıyla bağlantılıdır. Biz topraktan yapılmışızdır, yani gerçeklikten. Derimizden sıyrılıp hava gibi varlıklar haline gelemeyiz, en azından hayatta olduğumuz sürece.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 87
Dolayısıyla bir hayvanın, Tanrı’nın iradesini yerine getirdiği için tüm yaratıklar içinde en dindar olanı olduğu söylenebilir. Onun da bir tür psikolojisi vardır, ancak insani değildir. İnsan seviyesinin altında olduğunu söyleyebilirsiniz, ancak altta olduğu ölçüde üsttedir de. Hayvan, Tanrı’nın iradesini temsil eder.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 88
Hepimiz, ne bizim ne de başkasının bildiği bir kalıp taşırız. Bu, bizimle doğan temel bir kalıptır ve ancak yaptıklarımızla bize kendini gösterir. Sadece eylemlerimizle görünür hale geliriz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 89
Kaderimiz bize gelir çünkü biz onun ta kendisiyiz ve yaşamlarımızın nihai sonuçları, doğduğumuzda ne olduğumuzu ve her zaman ne olduğumuzu açıkça gösterecektir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 89
Bir çocukla ilgilenmem gerektiğinde, her zaman annesiyle konuşurum ve onu bir şekilde sorumlu tutarım ya da her iki ebeveyni de sürece dahil ederim. Bir çocuk bir nevrozdan sorumlu tutulamaz; çocuğun nevroza ihtiyacı yoktur, buna ihtiyaç duyan ebeveynlerdir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 90
Mısırlılar tamamen bedensiz bir ruh kavramını hayal edemezlerdi, bu yüzden ruhun kısmen bedenden oluştuğunu varsaydılar ve ona Ka adını verdiler. Ka, mumyanın mezarda yaşadığı yarı maddi bir ruhtu.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 90
...bu yüzden hayatımızın o dönemine geri dönmek zorundayız, çünkü o dönemde yaşadıklarımız bize açıkça gösterir ki bizler hayvanlar gibi bedenleriz, henüz tam anlamıyla insan değiliz. Bilinçdışı bir hayvan gibidir ve onu taşımak zorundayız; tıpkı bizi takip eden bir gölge gibi. Onunla birlikte göğe çıkmak zorunda değiliz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 91
Eğer kendi güneşinin bir gölgesi olduğunu kabul edebilirse, o zaman eski simyacılar gibi altın yapma konumundadır. Onlar, güneş ve gölgesinden altın yapılabileceğini söylerler.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 92
Genel olarak, rüyalardaki temsilleri, yani sözde sembolleri, bireysel yaratımlar olarak değerlendiririm ve bu tür imgeler için sabit bir anlam atfetmezdim. Ancak, belirli istisnalar vardır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 98
Bu hikâyeyi ben uydurmadım. İncili okuduğunuzda göreceğiniz gibi, İsa kesinlikle göğe yükseldi ve ayrıca cehenneme indi ki, Katolik Kilisesi bundan büyük bir hikâye çıkardı. Üç gün boyunca cehennemde kaldı ve bu son derece anlamlıydı.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 98
Ancak, bilinçdışında ebeveyn figürü herhangi bir otorite yaratmaz; aksine, sadece isyan üretir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 99
Rüyalarda ortaya çıkan bir otorite sesi, kesinlikle belirli bir baba veya annenin sesi değildir; bu, tamamen farklı bir şeydir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 99
Dolayısıyla, bu otoriter sesi, kelimenin tam anlamıyla ebeveyn imgesiyle karşılaştıramazsınız. Belki de bunun baba figürünün sesi olduğunu söyleyebilirsiniz, ancak burada baba, bilinçdışında doğuştan gelen otoritenin bir sembolü, bir imgesidir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 99
Örneğin, çocuklar doğdukları yerden ve belki de iklimden büyük ölçüde etkilenirler. Pek çok bilinmeyen etken, belirli bir kalıbın oluşumuna katkıda bulunur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 99
Animus, rüzgâr anlamına gelir. Baba genellikle rüzgârla, anne ise yaşamın suyu, yani suyla ve açık nedenlerden ötürü aynı zamanda kap sembolüyle ilişkilendirilir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 100
Ve şu fikir—kahramanın ejderha tarafından yutulması—yalnızca, daha sonra ortaya çıkan ilahi gerçeğin bir öngörüsüdür: Mesih, ölüleri bile kurtarmak için cehenneme inmiştir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 104
Anima, bilinçdışının kişileştirilmiş halidir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 105
Libido, yani arzu, bizi hayatta tutan şeydir. Eğer arzunuz yoksa yaşamıyorsunuz demektir; durgunlaşırsınız, bilinçsiz hale gelirsiniz. Sizi harekete geçiren şey arzudur. Yeni bir arzu, yeni bir umut, yeni bir bakış açınız varsa, hareket edersiniz. Bu, enerjidir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 106
Dikkat edin, bilinçdışının ne olduğunu bilmiyoruz, bu yüzden ona bilinçdışı diyoruz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 106
Bilinçdışı yukarıda, kafamızda değildir; onun aşağıdan, genellikle vücudun alt bölgelerinden, diyaframın altından, güneş sinir ağından geldiğini fark ederiz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 106
Düşünceleri siz üretmezsiniz; onlar size gelir. Eğer bilinçdışı olaylara müdahale etmeye karar verirse, istediği her şeyi yapabilir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 107
Para, basılmış enerjidir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 110
Anima, kendi özellikleri nedeniyle değil, içinde yuvarlak bir şey barındırdığı için yuvarlak olarak görünür; ve bu da mandala, yani Benlik’tir. Benlik, tamamlanmış olduğu için yuvarlaktır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 111
Gül Haç hareketi Protestanlık içinde başlamış ve Orta Çağ simyasından gelişmiştir. Bakış açısı aslında oldukça moderndir; mandala sembolizmini içerir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 141
Yeni Ahit'te hayvanların hiçbir rol oynamadığını fark ettim. Elbette, bol miktarda hayvan sembolizmi var, ama benim kastettiğim bu değil. Hayvanlar, kendi karakterleriyle bir rol oynamazlar; yalnızca sembol olarak kullanılırlar.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 141
Aziz Augustinus bile vaazlarından birinde cemaatine şunu söylemek zorunda kalmıştır: "Rab, bu güneş değildir, onu yaratan Rab'dir." Bu tür örnekler, saf güneş tapınmasından, güneşi yaratan yaratıcı bir ruha tapınmaya geçişi göstermektedir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 142
Skolastik düşünce, düşünürlerin manevi fikirlerini nesnelerden ayırmalarına olanak sağlayan bir eğitim biçimiydi.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 142
Yine oldukça somut düşünmeye başladık, bu yüzden çoğu zaman nesneler olmadan düşünemiyoruz, kendiliğinden düşünemiyoruz; çünkü nesneye dokunduğumuzda bilinçdışı düşüncemizi ona yansıtarak, aslında sahip olmadığı bir değer yüklüyoruz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 143
Psikolojide, görünmez bir nesneniz vardır, çünkü psikolojinin konusu düşüncelerin kendisidir ve dokunamayacağınız şeylerle uğraştığınızda, kolayca yalnızca hayali şeylerle uğraştığınızı düşünmeye başlayabilirsiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 143
Zihin, Hristiyan medeniyetinin gelişimiyle ileriye doğru ilerlerken, anima Geç Antik Çağ'a doğru geri gitti ve böylece Reformasyon ve Rönesans ile aynı döneme denk gelen muazzam bir bölünme ortaya çıktı.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 143
Kendini en azından bana açıklayabildiğin sürece ve ben başımı sallayıp içgüdüsel bir anlayış gösterdiğim sürece, en azından deli değilsin. Ama kendini artık açıklayamaz hale geldiğin ve kendi düşüncelerinin paniğiyle kaçtığın an, işte o zaman delisin ve kimse seni geri getiremez. Modern toplumdan kopmuşsun demektir. Artık kendini açıklayamaz, açıklamak istemezsin; işte bu ciddidir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 148
İlkel insanı çok iyi anlamalıyız ki, sözde psikotik deneyimi anlayabilelim, çünkü bu, ilkel insanın, mağara adamının deneyimidir. Zihnimizin zihinsel yapısı, her zaman ilkel doğanın kaosu ve onun dehşetleri tarafından tehdit edilir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 148
Erken Orta Çağ kilisesinde, karnavallara saygı duyuyor ve hatta manastırlarda bile onları kutluyorlardı; rahipler başrahip olur, ayinleri yönetir ve kutsal ilahiler söylemek yerine, sokak şarkıları, çok müstehcen olanları söylerlerdi.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 151
Zaman, saatlerimiz tarafından yaratılmıştır; bunlar, dünyanın yıldızlarla olan belirli bir ilişkisini ifade eder, ancak zamanın kendinde bir gerçek olup olmadığını bilmiyoruz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 161-162
Sadece akılla gördüğünüzde, gerçekliği nasıl yaşayacağınızı hiç bilemezsiniz; yalnızca bir resmin içindeymiş gibi yaşayabilirsiniz. Ancak şeyler gerçekse ve o gerçekliği deneyimliyorsanız, o zaman onun içindesinizdir ve size bir şey olabilir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 163
Duygu akla karşıttır, asla uyuşmazlar; aksi takdirde birbirlerine bulaşırlar, saf olmaktan çıkarlar; ve duyum, sezgiye karşıttır. Duyum gerçekliğin kavramıdır, sezgi ise olasılıkların. Eğer sezgisel bir insansanız, gerçekliği algılayamazsınız.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 165
Olasılıklar hiçbir zaman gerçeklikle aynı anda algılanamaz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 165
Dolayısıyla sezgisel kişi için gerçeklik, mümkün olan en kısa sürede kaçıp kurtulması gereken ölü bir şeydir; oysa duyum onu gerçekliğe bağlı tutar.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 165
Sezgi bizi gerçeklikten sıçratır; duyum ise olasılıklardan korkar, çünkü bu gerçekliği değiştirmek isteyebileceğimizden endişelenir.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 165
Gölge, vücudunuzun arkasına bir gölge düşüren bir ışık kaynağının önünüzde olduğu anlamına gelir. Işık kaynağı bilinçtir. Bilinç, ışık gibi bir gölge oluşturur.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 171
Eğer bir melek olmadığınızı ve gerçekten de kendinize ait çok karanlık yönleriniz olduğunu biliyorsanız, o zaman bastırılmış hiçbir şeyiniz olmadığını varsayabilirsiniz; insan olduğunuzu, insan hayvanını ya da insan canavarını kabul edebilirsiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 171
Sürekli olarak başkalarına ne yapmaları gerektiğini söyleyen insanlar, kendi gölgelerinin farkında değildir. Bahçe duvarına yaslanıp komşusuna onun bahçesindeki yabani otları anlatan, fakat kendi bahçesi yabani otlarla kaplanmış bir adama benzerler.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 172
Bizim bilgi ve deneyimlerimize göre kolektif bilinçdışı, daha çok statik bir şeydir; ancak muhtemelen her zaman dilimi, her çağ, bilinçdışında yeni bir katman bırakmaktadır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 174
Bilinçdışında ırksal ya da coğrafi bir farklılaşma gibi bir şey vardır. Örneğin, kolektif bilinçdışında Hristiyan katmanının bir gerçeklik olduğu, Hristiyan döneminin zaten yok edilemez bir tortu bıraktığı ve bunun kalıcı bir şey olduğu oldukça mümkündür.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 174
Eğer insan, böyle bir atalara ait karakteri kabul etmeye ya da bütünleştirmeye eğilimli olmayan biriyse, doğuştan bölünmüş bir kişiliğe sahip olacaktır.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 173
Elbette bu da bir komünyondur, çünkü Efkaristiya'da et yersiniz, böylece Mesih'i kendi sisteminize entegre edersiniz. Ölümsüz, bozulmaz eti kendinize entegre ederek kendinizi dönüştürmek istersiniz.
~Carl Jung, Dream Symbols of the Individuation Process, Sayfa 173
---------Devam:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments