Çocuk Rüyaları Analizi Semineri Kısım III
- Nazlı
- 20 Şub
- 5 dakikada okunur

Çocuk Rüyaları: Altı Yaşındaki Bir Kızın Rüyası (Bebek ve Canavar)
Sunum Yapan: Dr. Liliane Frey
“Bu rüyayı ilk gördüğümde altı yaşından kesinlikle büyük değildim. Daha sonra, genç kızken birkaç kez daha tekrar etti. Rüyamda, ablamın bebeğini soyup beşik yatağına koyuyorum. Sonra aşağı iniyorum. Tekrar yukarı çıktığımda bebek giyinik hâlde, oturduğu koltuğunda buluyorum. Bir kez daha soyuyorum, aşağı iniyorum. Biraz sonra tekrar merak edip yukarı bakmak için çıkıyorum. Bebek yine giyinik. Yine soyuyorum ve aşağı inmek üzere merdivenden dönerken bir canavarın bütün bunları yaptığını görüyorum; şimdi de benim peşimden merdivenlerden geliyor. Canavarın kocaman, hantal, tamamen etli bir gövdesi var; kısa, neredeyse görünmez gibi olan etli ayaklarıyla ağır ve sakarca hareket ediyor. O kadar korkuyorum ki…”
Rüyanın Analizi (Dr. Frey’in Açıklamaları)
Dr. Frey: Bu rüyayı dört bölüme ayırabiliriz:
Mekân: Olay, üst katta (oyun odası) ve merdivenlerde geçiyor.
Kişiler: Çocuk (rüya sahibi) ve canavar.
Olay/Serim: Çocuk ablasının bebeğiyle oynuyor, onu soyuyor ve beşiğe yatırıyor.
Değişim (Peripateia) ve Çözüm (Lysis): Üç kez soyma eylemi tekrarlanıyor, her seferinde bebek tekrar giyinmiş bulunuyor ve sonunda çocuk canavarla karşılaşıyor.
Rüya, “Ablamın bebeğini soyuyorum” cümlesiyle başlıyor. Burada bebeğin çocuk için ne anlama geldiğini düşünelim. Pek çok kültürde bebek (oyuncak bebek/pupa) bir geçiş aşamasını temsil eder. Tıpkı kelebek kozası (pupa) gibi, yerde sürünen tırtıl formundan kanatlı bir varlığa geçişi simgeler. Efsanelerde ve şiirlerde kelebek, ruhun sembolüdür. Ruh kozanın içinden sıyrılıp hafifleyerek yükselir. Bu anlamda pupa/bebek, ilkel ve yere bağlı bir aşamayla, daha özgür ve bedensiz bir aşama arasında bir geçiş sembolü olabilir.
Ayrıca, tarihte bebeklerin (oyuncak figürlerin) büyüsel amaçlarla kullanıldığı pek çok örnek vardır. Orta Çağ’a dek “kötü ruhları uzak tutmak” ya da “belli güçleri taşımak” için bebekler kullanılırdı. Mascot (uğurlu bebek) kavramı bunun bir yansımasıdır. Oyuncak bebeklere can vermek, onu “ruhlandırmak” çeşitli mit ve masallarda görülür. Goethe’nin Faustunda Wagner, Mephistopheles’in yardımıyla “Homunculus” adı verilen yapay bir küçük adam yaratır. Asıl sorun bu ruhsuz gövdeye ruh kazandırıp gerçek bir insana dönüştürmektir. Homunculus da cam fanusundan kurtulmak için çırpınır ve sonunda Galatea’nın arabasına çarpıp paramparça olur; deniz dalgalarının içinde yok olur, ardından yeniden doğar.
Çocuğun oyun dünyasındaki bebek, fiziksel formundan bağımsız olarak çocuğun bilinçdışı imajlarıyla canlanır. Aslında bebek, çocuğun o anda potansiyelinde saklı olan ama gelecekte ortaya çıkacak yönlerini yansıtan bir taşıyıcıdır. Özellikle kız çocukları için bebekle oynamak, ilerideki annelik rolünün bir ön çalışması gibidir.
Rüyada dikkat çekici bir ayrıntı şu: Çocuk, ablasının bebeğiyle oynuyor. Masallarda ve öykülerde “en büyük kardeş” teması sıkça geçer. Genelde en büyük çocuk, anne-baba tarafından daha çok beğenilir ya da çocuğun gözünde daha gelişmiş, örnek alınacak niteliklere sahiptir. Ne var ki masallarda zor görevi genelde küçük kardeş başarır; hazineyi veya prensesi kurtaran odur. Bu rüyada da abla, bir rol model gibi görünüyor. Küçük kız onun bebeğini “kendine aitmiş gibi” ele alıyor.
Sonraki aşamada, kız çocuğu bebeği soyup yatağa yatırıyor. Bu, ablanın “geleceğe dair hayallerini” ya da onun potansiyelini bilinçsizce devre dışı bırakma girişimi olabilir. “Birinci kardeşin potansiyeli pasif kalsın, ben kendi yolumu bulayım” gibisinden sembolik bir anlam taşır. Ama rüyada görülüyor ki her defasında çocuk aşağı kata inip geri geldiğinde bebek yeniden giyinik, koltuğunda oturur hâlde bulunuyor. Sanki görünmez bir yabancı güç çocuğun çabasını tersine çeviriyor.
Rüya üç kez tekrarlanıyor. Üç sayısı, birçok rüya ve mitolojik anlatıda çok önemlidir. Sihirli bir ritüel gibi, belli eylemlerin üç kez yinelenmesi kaderi tetikler. Üç kez çağrıda bulunmak, üç kez kapıyı açmak, ya da mesela İncil’den bilinen “Petrus’un İsa’yı üç kez inkâr etmesi” buna örnektir. Üç defa tekrar, rüyadaki kritik eşiğin aşılması anlamına gelebilir. Nitekim dördüncü aşama, bir kaçınılmazlık getirir: Çocuk canavarla yüz yüze kalır.
“Geriye dönüp bakmak” motifi de önemlidir. Masallarda geriye bakmak çoğunlukla sakıncalı veya yasaklanmıştır. Lut’un karısı geriye baktığı için tuzdan bir sütuna dönüşür. Ama bazen geri bakmak doğurganlık ve yenilenme de getirebilir; örneğin Deucalion ve Pyrrha, omuzlarının üzerinden attıkları taşları insanlara dönüştürürler. Burada geri bakma, çocuğun bilinçdışı alanıyla yüzleşmesi anlamına gelir. Yukarı çıkıp merdivenlerde “ardına baktığında” canavarı fark eder. Canavar koca gövdesiyle tüm merdivenleri doldurur, hantalca ilerler ve çocuğu takip eder. Korku içinde uyanır.
Dr. Frey, canavarın bu “kocaman, etli, hantal” yapısını şu şekilde yorumluyor: İlkel, çiğ bir doğa gücü veya bastırılmış bir içgüdü. Çocuk, aklını (üst kat, oyun odası) ve toplumsal kabul görmüş davranışları (bebeği soyma/giydirme oyunu) aşırıya vardırdığında veya kendine ait olmayan bir modeli (ablasının bebeğini) benimsemeye çalıştığında, bilinçdışındaki bu güç devreye giriyor. Canavar, aşırı “yukarı çıkma” ve “bilinçte kalma” çabalarını boşa çıkarıyor, çocuğu aşağı çekerek “beden” ve “içgüdü” yönüne dönmeye zorluyor.
Canavar aynı zamanda “Büyük Anne/Doğa/Ölümcül Anne” teması olarak da düşünülebilir. Pek çok kültürde “yeryüzü tanrıçası” veya “Canavar Anne” figürü, insanı yutan, yok eden ancak sonra yeniden doğuran bir semboldür. Rüyada, çocuğun gelişiminde henüz kendi potansiyel bebeğini (kendi ruhsal potansiyelini) bulamadığını, onun yerine ablanın bebeğini kullanmaya çalıştığını; böylece kendi gerçek yolunu keşfetmeden yabancı bir modele uyma tehlikesine girdiğini görüyoruz.
Profesör Jung’un Yorumu
Profesör Jung: Rüyanın temel motiflerine tekrar bakalım:
Ablanın Bebeği
Çocuk, ablasına özeniyor, onun gelecekteki hâlini kendine mal etmek istiyor gibi görünüyor. Kendi bebek rolünü (kendi ruhsal potansiyelini) bırakarak ablasınınkini sahipleniyor. Bu, özdeşleşme (identification) çabasıdır.
Bebeği Soyma ve Uyutma
Çocuk, bir nevi ablanın geleceğe dair tasarımını “uyutmak” istiyor. Bu belki de abla üzerinde bir tür “sabotaj” gibi görünebilir. Çocuk “abla gibi olma” hâlini istemiyor veya bu etkiyi ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Bebeğin Her Defasında Yeniden Giyinik Bulunması
Çocuğun çabası başarısız kalıyor; gizemli bir güç, bebeği tekrar giydirip koltuğa oturtuyor. Bu, bilinçdışının çocuğa “Bu yol doğru değil, çözüm burada değil” mesajı verişi olabilir.
Üç Tekrar
Üç kez tekrarlanan eylem, sonunda dördüncü aşamada büyük bir dönüşüme, yani canavarla karşılaşmaya yol açıyor. Bu “dörtlü” yapı, rüya dinamiklerinde tamamlanma veya kaderi belirleyen bir aşamaya işaret eder.
Canavar
Bilinçdışında yer alan, çocuğun henüz tanımadığı güçlü bir içgüdü.
Çocuğun aşırı “başkası olma” arzusunu veya yanlış kimlik edinme çabasını engelleyen bir oto-kontrol mekanizması gibi çalışıyor.
Profesör Jung: Şu soruyu sorabiliriz: Rüya, pratikte nasıl bir yol gösterir? Mesela çocuk bu rüyayı annesine anlattı diyelim, ya da bir terapiste getirdiler. Bu rüyanın, çocuğun günlük hayatında ne anlama geleceğini nasıl yorumlayabiliriz?
Bir olasılık: Çocuk, fazla “uslu” ve “yetişkin gibi” olmaya zorlanıyordur. Ailede, abla ideal bir rol modeldir ve küçük kız da “abla gibi ol” baskısı hissediyordur. Rüya “hayır, o yol senin yolun değil” der ve sonunda “korkunç canavar” girer devreye. Yani, çocuğun doğasında yer alan ama bastırdığı yabanıl/bedensel yön, bu hantal canavar olarak rüyada belirir.
Başka bir olasılık: Çocuk çok geri kalmış, çok “bebeksi” bir tutuma saplanmıştır; ablasının bebeğine yönelerek sanki “Bebek olmaya devam edeyim” der. Ancak rüya bu sefer “Hayır, artık sen bu rolden çıkmalısın” diye uyarır ve çocuğu canavar figürüyle yüzleştirir; canavar, çocuğun “ilerlemesini” isteyen bir güç de olabilir.
Bu rüya, ileriye dönük şekilde çocuğun bireyleşme (individuation) sürecinin erken bir işareti de sayılabilir. “Kişiliğin gelişimi, ayrışma süreçleriyle başlar, ancak bütünleşme de gerektirir” şeklinde özetleyebiliriz. Çocuk, hem ablasıyla ilişkisinde doğru mesafeyi bulmalı hem de kendi potansiyelini yaşatabilecek bir alan açmalıdır. Rüya, çocuğu bir yandan aşağı (bedensel içgüdüye), bir yandan da henüz bilinmeyen bir geleceğe yöneltir.
Sonuç olarak, abla bebeğiyle olan bu oyun, sadece basit bir kardeş kıskançlığı veya oyun değil, çocuğun kendi varoluş mücadelesinde yanlış bir yönelimi gösterir. Ve bilinçdışı, “canavar” aracılığıyla bu sapmayı düzeltmeye çalışır.
Devam Bölümleri:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments