Please Enable JavaScript in your Browser to Visit this Site.

top of page

Wolfgang Pauli’nin Carl Jung’a Mektubu, 26 Temmuz 1937

Güncelleme tarihi: 3 Mar



Wolfgang Pauli’nin Carl Jung’a Mektubu, 26 Temmuz 1937


“Atom and Archetype: The Pauli/Carl Jung Letters, 1932-1958” (ss. 18-19)


Sevgili Profesör Jung,


Öncelikle, simya hakkındaki kitabınızı gönderdiğiniz için kısaca teşekkür etmek isterim. Hem bilim insanı olarak hem de kişisel rüya deneyimlerimin ışığında bu eser benim için son derece ilgi çekici olmak zorundaydı.


Rüyalarım, en modern fiziğin bile psişik süreçlerin sembolik temsiline —en küçük ayrıntıya varana dek— oldukça elverişli olduğunu bana gösterdi. Elbette, modern insanın aklından en uzak düşünce, maddeyi bu yolla (yani simyasal ya da sembolik) araştırmak fikridir; zira o aslında bu sembolleri, görece daha az incelenmiş gördüğü ve kendisine maddeye kıyasla daha az tanıdık gelen ruhun sırlarına ulaşmak için kullanmak ister. Ama belki de, simyacıların lapis’e (felsefe taşı) gerçek altın üretme gücü atfetmesinde yaptığı hatadan bir ders çıkarmak mümkündür.

Çünkü bana öyle görünüyor ki, bizim de “merkez sembol”ün oluşumuna dışsal, maddesel başarı beklentileri yüklemememiz önemlidir. Bu ise, doğrudan sizin incelemenizin “sonsöz”ünde (epilog) değindiğiniz, psişik içeriklerin egoya yüklenmesi meselesi ve bilinçte enflasyon (şişkinlik) riskiyle çok yakından bağlantılı görünmektedir. Belki de simyacıların, lapis’i kullanarak gerçekten altın üretebileceklerine dair düşüncesi, bilinç enflasyonunun bir ifadesi olarak görülebilir.


Buna karşıt yönde bir yaklaşımla, merkez sembol belirdiğinde önce o merkez sembole dair dışsal, maddi başarı beklentileri terk edilir—ki bunlar başlangıçta merkez sembolün ortaya çıkışıyla bağlantılıdır—sonra da zamanla başka fanteziler açığa çıkar; bu fanteziler, bireyin ölümü ve ölümün anlamıyla ilgilidir. Sözgelimi, belki de Faust’un, ancak ölüme benzer bir hâlde gerçekleşen gençleşmesi, sub specie aeternitatis (ebediyet bakış açısından) bakıldığında, bireyselleşmiş (individüe olmuş) kişi için doğru olabilir—her ne kadar genel uygarlık tarihi için geçerli olmasa da. Bu da şu bakımdan böyledir ki, bireyin ölümü her zaman, belli bir açıdan bakarsak, tarihsel olarak koşullanmış bir gerekliliktir; çünkü o birey, yaşadığı sürede bilince tam olarak alınamamış (tam özümlenememiş) o türlü psişik etkilere de sürekli maruz kalır. Eğer bu tür etkileri tamamen bilinçte asimile etmiş olsaydı, bireysel hayatında bir eksiklik olurdu.


Sizin incelemenizde (treatise) özellikle bahsi geçen belli başlı semboller arasında, “Mesih-lapis” (Christ-lapis) benzerliği kadar, simyacılar açısından “Ayinin Kurbanı”nın (Mass) değerlendirilmesi de beni etkiledi. Birincisi, merkez sembolün hem etkin bir kişi hem de soyut bir varlık (örneğin “radyoaktif çekirdek”) şeklinde temsil edilebileceğine dair deneyimimle tam olarak örtüşüyor. Dönüşüm ve komünyon (communion) sembolleri de bende, bireyleşme sürecindeki ruhsal dönüşümün belli aşamalarını temsil eden unsurlar olarak gayet tanıdık.

Sizin bu sürece ilişkin daha ileri araştırmalarınızı büyük bir ilgiyle bekliyorum ve belki de bu araştırmalar, çeşitli safhaların kronolojik sıralamasına ilişkin dinamik yasalara ulaşmaya da vesile olabilir diye bir umut taşıyorum.


Tekrar teşekkürler ve en iyi dileklerimle,


Saygılarımla,

W. PAULI



Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız. 



Büyük Sır Üstadı serisi 4 kitap birarada

コメント

5つ星のうち0と評価されています。
まだ評価がありません

評価を追加

Bu blog içeriği konusunda her türlü istek ve şikayetinizi aşağıdaki e-postaya yazabilirsiniz.

©2024 Bilinçdışı Yayınları A.Ş.

bottom of page