Projeksiyonun Gizemi: Jung ve Campbell
- Nazlı
- 16 Nis
- 2 dakikada okunur

Projeksiyonun Gizemi: Jung ve Campbell
Joseph Campbell – Projeksiyon Üzerine
C.G. Jung, The Structure and Dynamics of the Psyche (Psişenin Yapısı ve Dinamikleri)
“Ezeli ve ebedi olanın yalnızca içlerinde yaşadığını değil, kendilerinin ve her şeyin aslında Ezeli olan olduğunu bilenler, dilek ağacının korularında yaşarlar, ölümsüzlük iksirini yudumlarlar ve her yerde ebedi uyumun işitilmez müziğini dinlerler. İşte bunlar ölümsüzlerdir.”
– Joseph Campbell, Bin Yüzlü Kahraman
“Nasıl ki dünyayı gördüğümüz gibi varsayma eğilimindeysek, insanları da onları hayal ettiğimiz gibi olduklarını zannetme konusunda saf davranırız.
Ne yazık ki ikinci durumda, algıyla gerçeklik arasındaki uyumsuzluğu bilimsel olarak kanıtlayacak bir test bulunmamaktadır.
Oysa fiziksel dünyaya dair algılarımızda aldanma olasılığı sınırlı iken, psikolojik projeksiyonlarda bu aldanma ihtimali çok daha büyüktür. Buna rağmen, hâlâ psikolojimizi çevremizdeki insanlara safça yansıtmaya devam ederiz.
Bu şekilde, herkes kendi içinde, esasen projeksiyonlara dayanan az çok hayali ilişkiler dizisi yaratır.
Nevrotiklerde, hayalî projeksiyonların insanlarla ilişki kurmanın tek yolu hâline geldiği vakalar dahi mevcuttur.
Algıladığım kişiyi ağırlıklı olarak kendi projeksiyonlarım yoluyla algılıyorsam, o kişi bir imago (imge) ya da alternatif olarak imgelerin veya sembollerin taşıyıcısı hâline gelir.
Bilinçdışımızın tüm içeriği sürekli olarak çevremize yansıtılır ve ancak nesnelerdeki bazı özelliklerin bir projeksiyon veya imago olduğunu fark edebilirsek, onları nesnelerin gerçek niteliklerinden ayırt edebiliriz.
Ama eğer bir nesnenin özelliğinin bir projeksiyon olduğunu fark etmezsek, bunu o nesnenin gerçek bir özelliği olarak görmekten başka çaremiz kalmaz.
Tüm insan ilişkileri bu tür projeksiyonlarla dolup taşar; kişisel yaşamında bunun farkında olmayan bir kişi, savaş zamanlarında basının psikolojisine dikkatlice bakarsa bu durumu açıkça görebilir.
Cum grano salis (bir tutam tuzla, yani şüpheyle yaklaşarak), her zaman itiraf etmediğimiz hatalarımızı karşı tarafta görürüz.
Bunun mükemmel örnekleri, tüm kişisel tartışmalarda bulunabilir.
Alışılmadık derecede yüksek bir öz-farkındalığa sahip değilsek, projeksiyonlarımızı asla fark edemeyiz ve sürekli onların kurbanı oluruz; çünkü zihnin doğal hâli bu projeksiyonların varlığını önvarsayar.
Bilinçdışı içeriklerin projekte edilmesi doğaldır, verilidir. Karşılaştırmalı olarak daha ilkel bir kişide bu, Lucien Lévy-Bruhl’ün isabetli biçimde mistik özdeşlik veya participation mystique (mistik katılım) olarak adlandırdığı, nesneyle kurulan o kendine özgü ilişkiyi doğurur.
Bu yüzden, ortalama düzeydeki bir yansıtıcılığın ötesine geçemeyen her normal insan, çevresiyle bu projeksiyonlar dizgesi üzerinden bağ kurar.”
~ C.G. Jung, Collected Works, Cilt 8, “The Structure and Dynamics of the Psyche,” sayfa 507.
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

コメント