Marie-Louise von Franz, Rüyalar ve Ölüm Üzerine
- Nazlı
- 17 Şub
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Şub

Marie-Louise von Franz, Rüyalar ve Ölüm Üzerine: Jungian Bir Yorum – Peter Shea’nın İncelemesi
Bu kitabı okurken, insan, rüyalar, ölüm, simya, sembolizm, mitler, bilinçdışı, eski dini inançlar ve ritüellerin mistik denizinde süzülür.
Gerçekliğin adacıkları, ölümün eşiğine gelmiş ve rüyalarını analistlere anlatan danışanlardır.
Jungian psikolojinin daha sonraki, okült yıllarına aşina olmayanlar, kitabın ezoterik detayları arasında boğulabilirler.
Bu üzücü bir durumdur, çünkü Jung’un simya sembolizmine duyduğu hayranlık yıllarında eski ve ortaçağ metinlerini toplamaya yardımcı olan von Franz, analitik psikolojisine ciddi, hatta çevresel düzeyde katkıda bulunmuştur.
Dışarıdan tezinize bakmak isteyen inisiyasyona girmemişlere hiçbir yardımda bulunmaz; ne bir sözlük, ne de kavramlarının tanıtım açıklaması vardır.
Yine de, rüya yorumuna veya ölüm perdesinin ötesine bakma çabalarına ciddi ilgi duyanların dikkatini çekme sözü verir.
Onun tezi, rüyaların şekillenmesinin dinamiğinin, kolektif bilinçdışımızın arketipsel yapılarından kaynaklandığı yönündedir.
Bu, kontrol edilemeyen içgüdüsel güçler, rüyalarımız aracılığıyla psikik ve bedensel durumlarımıza dair içgörüler sunar.
Özellikle orta yaşlardan itibaren, ama ölüm yaklaşırken, rüyalar, bireyselleşmenin sorunsuz devamı için düzeltilmesi gereken tutumlarımızdaki dengesizliklere işaret ederek bizi öteki dünyaya hazırlamaktadır.
Çünkü rüyalar, dünyevi bedenin ölümünden sonra psikik yaşamın umut vaat eden devamını işaret eder.
Bilinçdışı, ölümden sonra yaşamın var olduğuna inanır ve yaşlanmanın getirdiği yokluk umutsuzluğuna çekici bir alternatif sunar.
Peki, neden Von Franz’ın, ölümden kısa süre sonra ölen kişilerden alınan rüya yorumlarını, farklı görüşlere sahip psikologların sunabileceği yorumlardan daha geçerli kabul etmeliyiz?
Onun gücü, simya ve etnolojik, dini-tarihsel materyaller konusundaki olağanüstü bilgi derinliği ve genişliğine dayanmaktadır.
Mistikle yüzleşmek durumunda kaldıklarında, insanların bilinçdışı, Jungian rüya yorumunun anahtarları olan fikirleri, resimleri ve ritüelleri metinlere, resimlere ve ritüellere dökmelerini teşvik etmiştir.
Taşlara, yüzyıllar boyunca, büyük bir önem atfedilmiştir.
Öyleyse, bir taş rüyası…; burada, kolektif bilinçdışının işlevinde aktif olan payımızı gösteren okült kanıtın ağırlığı bulunmaktadır.
On iki bölüm, farklı sembolizmin türlerine ve ölümden öteki eşiğe geçiş aşamalarına odaklanmaktadır.
Her biri, yakında ölecek kişilerin rüyaları ile somutlaştırılmıştır.
İlk bölüm, cesedin gizemiyle ilgilidir.
Ölümden sonraki yaşamı inanmanın zorluğu, antik Mısırlılar’ın “dirilen ceset” kavramını kabul etmesi halinde daha kolay hale gelir.
Bitkinin tahribatı, aynı anda insan ölümünün bir imgesi ve yeniden dirilişin sembolü olarak ortaya çıkar. Ölen bir adamın rüyasındaki ağaç, devam eden yaşamın bir imgesidir.
Bir düğün teması, yaklaşan bir ölümü işaret edebilir, ancak aynı zamanda ruhun kozmik öteki dünya ile coşkulu bir birleşmesini vaat eder.
Ayrıca, hayat sonrası yaşama geçiş yolunda, karanlık, dar bir doğum kanalını katetmenin imgesi de, ölüm sürecini öngören arketipsel motifler arasındadır.
Rüya görenler ölüm için hazırlıklı olmadıklarında, hoş olmayan müdahaleler rüyalarına sızabilir; fakat hazır olan, güzellik dolu bir kişi öne çıkarabilir… ve benzeri.
Kitaptaki yolculuk, kaba beden materyalinin – ki bu, simyacılara nihai hedefti – yeni “ince beden”e dönüştürülme olasılıklarının da incelenmesiyle sona erer.
Von Franz inançlarında naziktir ve hiçbir zaman dogmatik davranmaz.
Jung ile birlikte, psikik gerçeklerin hiçbir şekilde fiziksel yolla açıklanamayacağını, ispatlanamayacağını ya da tartışmaya açık olmadığını kabul eder. Onun gerçekleri bilimsel olarak kurmak mümkün değildir.
Eğer tamamen somut olanlara bağlı kalan ve positivist yaklaşımlar kullanarak fikirlerini ezecek kişiler varsa, mutlaka büyük gizemlerin varlığına sığınmak isteyen başka kişiler ortaya çıkacaktır.
~Peter Shea, Marie-Louise von Franz, On Dreams and Death: A Jungian Interpretation Review(1988). Ageing and Society, 8, ss. 353-354, doi:10.1017/S0144686X00007066Department of Extra-Mural Studies, Peter SheaUniversity of London
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments