Please Enable JavaScript in your Browser to Visit this Site.

top of page

Graal (Kutsal Kase) Rüyası: Bilinçdışının Canlı Arketipi ve Şövalyenin Yolculuğu

Güncelleme tarihi: 21 Şub


Graal Rüyası: Bilinçdışının Canlı Arketipi ve Şövalyenin Yolculuğu

Yaklaşık yarım yıl önce, beyaz kuş rüyasını görmeden önce aşağıdaki rüyayı gördüm:

Bir güney kasabasındaydım.

Yükselen bir caddede, dar yarım inişleri olan bir sokakta yürüyordum.

Saat öğle 12 idiparlak güneş ışığı vardı.

Düşüncelere dalmış bir şekilde yanımdan geçen yaşlı bir Avusturyalı gümrük muhafızı ya da benzer biri vardı.

Biri şöyle dedi:

"Bu adam ölemeyenlerden biri. O, 30-40 yıl önce öldü, ama henüz çürümeyi başaramadı."

Bu duruma çok şaşırmıştım.

Tam o sırada göz alıcı bir figür belirdi:

Güçlü yapılı bir şövalye, sarımsı bir zırh içinde.

Sağlam, anlaşılmaz ve hiçbir şeyden etkilenmiyor gibi görünüyordu.

Sırtında kırmızı bir Malta haçı taşıyordu.

12. yüzyıldan beri varlığını sürdürmüş ve her gün öğle 12 ile 1 arasında aynı rotayı takip ediyordu.

Kimse bu iki hayaleti tuhaf karşılamıyordu, ancak ben aşırı derecede şaşırmıştım.

Yorumlama yeteneğimi bir kenara bıraktım.

Yaşlı Avusturyalı adam için aklıma Freud geldi.

Şövalye için ise kendim.

(~Carl Jung, The Black Books, Cilt II, Sayfa 160)


1925’te Jung, bu rüya için şu yorumu yaptı:

“Rüyanın anlamı, atalara ait figürün temsil ettiği ilkede yatıyor.

Ancak burada Avusturyalı subay değil—ki açıkça Freudyen teoriyi temsil ediyordu—diğer figür, yani Haçlı Şövalyesi asıl önemli olan.”

Bu, arketipsel bir figürdür.

12. yüzyıldan gelen bir Hristiyan sembolüdür.

Bugün gerçekten yaşayan bir figür olmasa da, tamamen ölü de değildir.

Bu figür, Meister Eckhart’ın yaşadığı dönemden geliyor.

O dönemde, şövalyelerin kültürü ve fikirleri çiçek açmış, ancak sonra tekrar yok olmuştur.

Şimdi ise yeniden canlanmaya başladıklarını görüyoruz.

Ancak bu rüyayı gördüğümde, bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum.”

(~Giriş: Jung Psikolojisi, s. 42)


Jung, bu rüya hakkında anılarında şu yorumu yaptı:

Bu rüyayı, Freud ile olan ilişkimi değerlendirirken yorumladım.

Şöyle ekledi:

“Graal efsaneleri, 15 yaşımda ilk kez okuduğumdan beri benim için büyük bir önem taşıyordu.

Bu hikâyelerin arkasında büyük bir sırrın saklı olduğunu sezmiştim.

Bu yüzden, rüyanın Graal Şövalyeleri’nin dünyasını ve onların arayışlarını canlandırması bana tamamen doğal geldi.

Çünkü bu, en derin anlamıyla, benim kendi dünyamdı.

Freud'un dünyasıyla neredeyse hiçbir ortak yanı yoktu.

Benliğimin tamamı, yaşamın sıradanlığını anlamlandırabilecek, henüz bilinmeyen bir şeyi arıyordu.”

(~The Black Books, Cilt II, Sayfa 160, dipnot 53)


Bu rüyalar, onun çocukluk anılarını analiz etmesine yol açtı.

Jung, 1925'te bu rüya hakkında şunları söyledi:

“Bu rüya, bilinçdışının sadece cansız materyallerden oluşmadığına,aksine içinde canlı bir şeyler barındırdığına dair bir inancın başlangıcıydı.”

Şöyle ekledi:

“Tabula Smaragdina (Zümrüt Tablet),on iki havari,burçların sembollerive benzeri şeyleri düşündüm.

Ama rüyadan tek anlayabildiğim şey, bilinçdışının muazzam bir şekilde canlandığıydı.

Bu aktivitenin kökenine inmek için elimin altında hiçbir teknik yoktu.

Tek yapabildiğim, beklemek, yaşamaya devam etmek ve bilinçdışı fantezileri gözlemlemekti.”

(~The Black Books, Cilt I, Sayfa 17)


Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız. 


Büyük Sır Üstadı serisi 4 kitap birarada

Comentarios

Obtuvo 0 de 5 estrellas.
Aún no hay calificaciones

Agrega una calificación

Bu blog içeriği konusunda her türlü istek ve şikayetinizi aşağıdaki e-postaya yazabilirsiniz.

©2024 Bilinçdışı Yayınları A.Ş.

bottom of page