Carl Jung’un Astroloji ve Astrologlar Hakkındaki Mektubu

Carl Jung’un Astroloji ve Astrologlar Hakkındaki Mektubu

Letters of C. G. Jung: Volume 2, 1951-1961

Carl Jung’tan Robert L. Kroon’a Mektup: (13 Kasım 1958 tarihli)

“Astroloji, I Ching, jeomansi ve diğer kehanet yöntemleri gibi sezgisel yöntemlerden biridir.

Bu, senkronisite ilkesine (yani anlamlı rastlantıya) dayanır.

Ben, üç sezgisel yöntemi deneysel olarak inceledim: I Ching yöntemi, jeomansi ve astroloji.

Astroloji, insanın farklı tutum ve mizaçlarının tanrılar şeklinde temsil edildiği ve gezegenler ile burç takımyıldızlarıyla özdeşleştirildiği, safça dışa yansıtılmış bir psikolojidir.

Astrolojiyi incelerken, somut vakalara defalarca uyguladım.

Dikkate değer tesadüfler vardır; örneğin ünlü “Friedenkaiser” (Barış İmparatoru) II. Wilhelm’in horoskopunda Mars’ın tepe noktasındaki (zenit) konumu. Orta Çağ’da yazılmış bir eserde, bu konumun her zaman bir casus ab alto — yani “yüksekten düşüş” — anlamına geldiği söylenmiştir.

Bu deney, çok yönlü (versatile) bir zihin için son derece ilham verici; hayal gücünden yoksun olanların elinde güvenilmez, bir aptalın elinde ise — bütün sezgisel yöntemlerin her zamanki gibi — tehlikelidir.

Zekice kullanıldığında, özellikle “bulanık yapı” (opaque structure) söz konusu olduğunda faydalıdır.

Sıklıkla şaşırtıcı içgörüler sağlar.

Bu deneyin en kesin sınırı, gözlemcinin zeka eksikliği ve lafzî (literal-minded) yaklaşımıdır.

Elin şekli ya da yüz ifadesi gibi — akılsız ve hayal gücü olmayan bir zihnin hiçbir şey anlayamayacağı, batıl inançlı bir zihnin ise yanlış sonuçlar çıkaracağı — ‘zekice bir bakış açısı’ (intelligent apercu) gibidir.

Astrolojik ‘hakikatlerin’ istatistiksel sonuçlar olarak görülmesi kuşkuludur ya da hatta pek olası değildir.

Batıl inanç temelli kullanım (geleceği öngörmek ya da psikolojik imkanların ötesindeki gerçekleri ileri sürmek) yanlıştır.

Astroloji, simyadan çok farklıdır; zira tarihi literatürü yalnızca horoskop çıkarma ve yorumlama yöntemlerinden ibarettir, simyada olduğu gibi felsefi metinler içermez.

Henüz bir psikolojik astroloji anlatımı yoktur; çünkü bilimsel anlamda deneysel temelleri henüz atılmamıştır. Bunun nedeni, astrolojinin nedensellik (causality) ilkesine uymayıp, tüm sezgisel yöntemler gibi nedensizliğe (acausality) dayanmasıdır.

Hiç şüphesiz, bugün astroloji geçmişte hiç olmadığı kadar gelişmektedir; ancak çok sık kullanılmasına rağmen hâlâ son derece yetersiz incelenmiştir.

Yalnızca akıllıca kullanıldığında uygun bir araçtır.

Hiçbir şekilde “hatasız” (foolproof) değildir ve dar kafalı, katı bir rasyonalistin elinde tam bir sıkıntı (nuisance) kaynağıdır.”

~Carl Jung, Letters Vol. II, 13 Kasım 1958

(Resim Alt Yazısı: Claudius Ptolemaeus (M.S. 90 civarı – 168 civarı), İngilizcede Ptolemy olarak bilinen, İskenderiye’de (Roma Mısır’ı) yaşamış bir Yunan veya Mısırlı matematikçi, coğrafyacı, astronom ve astrolog.)

Carl Jung’un Astroloji Hakkındaki Görüşü

(042ab astro) Astroloji ve Astrologlar

Letters of C. G. Jung: Volume I, 1906-1950 (Cilt 1)

Sevgili Prof. Raman, 6 Eylül 1947

“Astrological Magazine henüz elime ulaşmadı ama yine de mektubunuzu yanıtlayacağım.

Madem astroloji hakkındaki fikrimi öğrenmek istiyorsunuz, söyleyebilirim ki ben 30 yılı aşkın süredir insan zihninin bu özel faaliyet alanıyla ilgileniyorum.

Ben bir psikolog olduğum için özellikle horoskopun karakterdeki belirli karmaşıklıklara tuttuğu ışıkla ilgileniyorum.

Zor psikolojik tanı vakalarında genellikle bambaşka bir açıdan ek bir bakış açısı edinmek için horoskop alırım.

Çoğu zaman astrolojik verilerin, başka türlü anlayamayacağım bazı noktaları aydınlattığını gördüğümü belirtmeliyim.

Bu tür deneyimlerden, astrolojinin psikolog için özel bir ilgi taşıdığı kanaatine vardım; çünkü onda, bizim “yansıtılmış” (projected) dediğimiz bir nevi psikolojik deneyim bulunur — yani psikolojik olguları, adeta yıldız dizilimlerinde (constellations) buluyoruz.

Bu, başlangıçta bu faktörlerin yıldızlardan kaynaklandığı fikrini doğurmuş olsa da, gerçekte aralarında yalnızca bir senkronisite ilişkisi vardır.

Bu son derece tuhaf bir gerçektir ve insan zihninin yapısına özgü ilginç bir ışık tutar.

Astrolojik literatürde eksikliğini hissettiğim şey ise, bazı temel olguların bilimsel yolla belirlenebileceği istatistiksel yöntemdir.

Umarım bu cevap isteğinizi karşılar.

İçtenlikle,

C. G. Jung”

(Letters Volume 1, s. 475-476.)

Modern Psychology: C. G. Jung’s Lectures at the ETH Zürich, 1933-1941

“Bu büyülü etki yıldızlara atfediliyordu; onların, sonsuz varlığın (eternal being) birer unsuru olarak büyülü niteliklere sahip oldukları ve insan kaderini etkileyen titreşimler yayıyor gibi davrandıkları varsayılıyordu.

Günümüzde bile astrologlar buna benzer bir şeyi batıl inançla varsayıyorlar; ama bu fikirler aldatıcıdır ve kanıtlanamaz.

Horoskoplarda elbette birçok açıklanamaz şey var; fakat bunlar kesinlikle yıldızlardan yayılan büyülü niteliklerle vb. açıklanamaz.

Bu imkânsızdır; çünkü horoskopta görünen yıldızlar, gerçekte doğum anında o konumda değildirler.

Bunun nedeni, “ekinoksların presesyonu (precession of the equinoxes)” olarak adlandırılan olgu nedeniyle yapay bir zaman hesabı kullanmamızdır.

Bahar noktası her yıl 55 saniye geriler; bu, eski Babillileri bile meşgul etmiş bir problemdi.

Saatleri doğru tutmak adına, (M.Ö. yaklaşık 100 civarı Güneş Balık burcuna girerken) astronomlar bahar noktasını Koç’un sıfır derecesine sabitlediler (ki Güneş zaten yaklaşık 2000 yıldır oradaydı).

O zamandan beri, aslında Koç’ta olmak yerine Balık’ın sonlarında olmasına rağmen, sabit kaldı.

Dolayısıyla horoskoplar, adeta yapay bir gökyüzüne göre hesaplanır; dolayısıyla anın bu tuhaf niteliği yıldızlardan kaynaklanamaz, zamanın kendisine ait olmalıdır.”

~Carl Jung, ETH Dersleri, s. 197-205

Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.