Carl Jung, "Korkunç ve Dehşet Verici Anne" Rüyalarını Analiz Ediyor
- Nazlı
- 18 Şub
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Şub

Modern Psikoloji: Carl Jung’un ETH Zürih’teki Dersleri, 1933-1941
Ders III – 9 Kasım 1934
Bir önceki dersin sonunda, yengeç-kertenkele canavarının Freud’un bakış açısından yorumlanmasını ele almıştık.
Freud’a göre bu, çocukluk anılarının bir görüntüsüydü.Küçük bir çocuğun kendini çok küçük,ebeveynlerini ise inanılmaz derecede büyük algıladığı zamandan kalma bir yansımaydı.
Anne Sembolü: Işığın ve Karanlığın İki Yüzü
Anne sembolü, çok çeşitli yönlere sahiptir.
Anne sevgisi en olumlu özelliklerden biri olabilir.Bu sevginin en iyi hâlini hepimiz biliyoruz,bu yüzden bu yönü daha fazla açıklamaya gerek yok.
Ancak burada ele aldığımız şey,bu sevginin karanlık yönü.
Ve Freud’un asıl ilgisini çeken kısım da bu.
Örnek: Anne Kompleksinden Muazzam Derecede Etkilenen Bir Kadın
Bu durumu daha iyi anlamak için bir örnek vereceğim:
Anne kompleksi olan genç bir nevrotik kadının vakası.
Annesini aşırı derecede seviyor ve hayranlık besliyordu.
Ancak, çok küçük yaşlardan itibaren,annesini hayalet, cadı ya da vahşi bir canavar olarak gördüğü garip rüyalar görmeye başladı.
Bu rüyalar onda derin bir suçluluk duygusu yaratıyorduve kendini yetersiz hissetmesine neden oluyordu.
14 yaşına geldiğinde, bu rüyaları 16 yaşındaki kız kardeşine anlatmaya cesaret etti.
Ve büyük bir şaşkınlıkla, kız kardeşinin de tamamen aynı rüyaları gördüğünü öğrendi!
Anne nasıl biriydi?
Çok içgüdüsel bir kadındı.
Çocukları için mükemmel hedefler koyuyordu.
Onlar için kendisini fedakârlıkla adamıştı.
Ancak, bunca özveriye rağmen, çocukları ona dair korkunç rüyalar görüyordu!
Bu Neden Oluyor?
Ev, fazlasıyla sıcak ve rahat bir yuva olmuştu.
Çocuklar kendilerini aşırı derecede güvende hissediyordu.
Böyle bir konfor alanında dış dünyaya çıkmak,soğuk ve acımasız gerçeklikle yüzleşmek aptalca görünüyordu.
Bu yüzden, evin sıcak kollarına sıkı sıkıya bağlı kalıyorlardı.
Anneye Bağımlı Erkekler: Bağımsızlığın Önündeki Engel
Genç bir erkek için de durum aynıdır.
Anneye bağımlı büyüyen bir erkek,dışarıda tanıştığı genç kadınları sıradan ve sıkıcı bulur.
Çünkü onların tek amacı evlenmektir.
Buna karşılık annesinin hayat deneyimi çok daha fazladır.
Oğlunu daha iyi anlar.
Onun ruh hâllerini tolere edebilir.
Genç bir kızın asla yapamayacağı kadar çok hoşgörü gösterir.
O hâlde neden evlenmeye ihtiyaç duysun?
Ancak, bir adam bağımsız bir birey olmak istiyorsa,kendi çocuklarına sahip olmak istiyorsa,annenin sıcak kollarından ayrılmak zorundadır.
Ve bu ayrılık, sıklıkla trajik bir boyut taşır.
Nietzsche’nin "Kutsal Geriye Tutunma" Kavramı
Nietzsche, “Kutsal Geriye Tutunma” (Sakrilegious Backward Grasp) kavramından söz eder.
Bazı anneler, kızlarının tüm içgüdüsel yaşamını yutar.
Bu yüzden bu kızlar annelerinin yanında kendilerini çaresiz ve yetersiz hissederler.
Anneye duyulan sevgi ya da nefret fark etmez.
Önemli olan, bu bağımlılığın kendisidir.
Bu Tür Kadınların ve Erkeklerin Yaşadığı Zorluklar
Bu kızlar ya evlenmekte büyük zorluk çekerler…
Ya da evlenseler bile, çocuklarına bağlanamazlar.
Çünkü onlar için gerçek "Anne", kendi anneleridir.
Benzer şekilde, anneye bağımlı bir erkek de sosyal hayata uyum sağlayamaz.
Bazıları eşcinsel olur, çünkü heteroseksüel enerjileri anneye yönelmiştir.
Bazıları ise aşırı derecede saldırgan bir cinsellik geliştirir.
Bu tür erkekler, sadece belirli bir kadın türüne ilgi duyabilirler.
Mitolojide "Korkunç Anne" Motifi
Bu fenomen, mitolojilerde mükemmel şekilde temsil edilmiştir.
Örneğin, "Kırmızı Başlıklı Kız" masalında, kurt aslında annedir!
Ve kurt, önce büyükannesi sonra da Kırmızı Başlıklı Kız’ı yutar.
Bu en arkaik insan deneyimlerinden biridir.
Ve nesilden nesile, arketipsel bir şekilde tekrar eder.
Ernst Barlach’ın "Ölü Gün" (Der Tote Tag) Hikâyesi
Bu konu Alman yazar Ernst Barlach’ın eserinde de işlenmiştir.
Baba, dünyayı keşfetmenin büyüleyici olduğunu anlatır.
Oğlu, dış dünyaya açılmaya karar verir.
Ancak annesi, onu durdurmak için elinden geleni yapar.
Oğlan, büyülü atını hazırlar ama annesi geceleyin ahıra girip atı öldürür!
Sabah oğlan atını ölü bulunca aklını kaybeder.
Bu, "Korkunç Anne" arketipinin mükemmel bir örneğidir.
Tiamat: Babil’in Korkunç Tanrıçası
Babil mitolojisinde, korkunç anne figürü Tiamat’tır.
Tapınaklarda aslan, ejderha, çift başlı yılan şeklinde tasvir edilir.
Güneş tanrısı Marduk, onu yenmek için seçilir.
Yedi rüzgârı ve bir ağ kullanarak Tiamat’ı boğar,ve sonrasında onu ikiye böler:
Bir yarısından gökyüzünü,
Diğer yarısından ise yeryüzünü yaratır.
Freud ve Adler: İki Farklı Bakış Açısı
Freud’a göre, anneye bağımlılık "haz ilkesine" dayanır.
Yani rahat ve sıcak bir yuvada kalmak keyiflidir.
Ancak Adler farklı bir yaklaşım sunar.
Adler’e göre, erkek çocuğu aslında annesini kontrol etmek ister.
Onun otoritesi altında olmak istemez.
Evde hüküm sürmek,
Annesinin her konuda kendisini referans almasını ister.
Bu, "güç istemi" (will to power) ilkesidir.
~ Carl Jung, ETH Dersleri, 9 Kasım 1934, Sayfa 147-149
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.


Yorumlar