Please Enable JavaScript in your Browser to Visit this Site.

top of page

Aion - Benliğin Fenomenolojisi Üzerine Araştırmalar

Güncelleme tarihi: 21 Mar


Aion

Aion


“Bu formül, benliğin bir sembolünü sunar, çünkü benlik sadece sabit bir nicelik ya da değişmez bir biçim değildir, aynı zamanda dinamik bir süreçtir. Aynı şekilde, antik çağın insanları da imago Dei'yi (Tanrı imgesi) insanda yalnızca bir damga, cansız ve kalıplaşmış bir izlenim olarak değil, aktif bir güç olarak görmüşlerdir...


Dört dönüşüm, adeta benliğin içinde gerçekleşen bir yenilenme veya gençleşme sürecini temsil eder...”


“Bu formül, dönüşümün sembolik sürecinin temel özelliklerini tam olarak yeniden üretir. Mandalanın dönüşünü, tamamlayıcı (ya da telafi edici) süreçlerin karşıt oyununu, ardından orijinal bütünlük durumunun yeniden tesisini, yani apokatastasis’i gösterir. Simyacılar bunu uroboros sembolüyle ifade etmişlerdir. Son olarak, formül eski simyasal dörtlü yapıyı (tetrameria) tekrar eder, ki bu da dört katmanlı birlik yapısının içinde gizlidir.


Ancak formülün yalnızca ima edebileceği şey, dönüşüm ve bütünleşme süreci sayesinde ulaşılan daha yüksek bir düzlemdir. ‘Yücelme’ (sublimation), ilerleme veya niteliksel değişim, bütünlüğün dört parçaya ayrılıp dört kez açılmasıyla gerçekleşir. Bu, onun bilinçli hale gelmesinden başka bir anlama gelmez.


Psikolojik içerikler dört farklı yönüne ayrıldığında, bu, onların bilincin dört yönelim işlevi tarafından ayrıştırıldığını gösterir. Ancak bu dört yönün üretilmesi, tam bir tanımı mümkün kılar. Formülümüzün tasvir ettiği süreç, başlangıçta bilinçdışı olan bütünlüğü bilinçli hale getirir.”


— Jung, Toplu Eserler, Cilt 9, Bölüm 2, Aion: Benliğin Fenomenolojisi Üzerine Araştırmalar (1951)


İnsanın ruhuna kazınmış imago Dei (Tanrı imgesi), bedene değil, bir imgenin imgesi olarak işlenmiştir:


“Çünkü benim ruhum doğrudan Tanrı'nın sureti değildir, aksine önceki imgenin benzerliğine göre şekillenmiştir. Öte yandan, Mesih, Tanrı’nın gerçek imgesidir ve bizim içsel benliğimiz onun benzerliğine göre yaratılmıştır; görünmez, bedensiz, çürüyemez ve ölümsüzdür.


İçimizdeki Tanrı-imgesi, 'öngörü, adalet, ölçülülük, erdem, bilgelik ve disiplin' aracılığıyla kendini gösterir.” (Aion, 38)


Aziz Augustinus (354-430), Tanrı imgesi olarak Mesih ile insana yerleştirilen Tanrı benzerliği arasında bir ayrım yapar.


Tanrı imgesi, bedensel insanda değil, insanı hayvanlardan ayıran rasyonel ruh (anima rationalis) içinde bulunur.


“Tanrı-imgesi içimizdedir, bedende değil… Anlayışın, zihnin ve gerçeği araştırma yetisinin bulunduğu yerde, işte orada Tanrı’nın imgesi vardır.”


Bu yüzden, Augustinus şöyle der:


“Tanrı’nın suretine göre yaratıldığımızı ancak aklımız aracılığıyla bilebiliriz; işte bu noktada, hayvanlardan daha fazlası olduğumuzu anlarız.”


Buradan açıkça görülmektedir ki Tanrı-imgesi, adeta anima rationalis ile özdeştir. (Aion, 39)


İnsandaki Tanrı-imgesi, ilk günah (düşüş) tarafından yok edilmemiş, sadece zarar görmüş ve bozulmuş (‘deforme olmuş’) bir haldedir ve Tanrı'nın lütfuyla yeniden onarılabilir.


Bütünleşmenin kapsamı, Mesih'in ruhunun cehenneme inişi (descensus ad inferos), yani kurtuluş sürecinin ölüleri bile kucaklamasıyla örneklenir.


Bunun psikolojik karşılığı ise, bireyleşme sürecinin temel bir parçası olan kolektif bilinçdışının entegrasyonudur.


Aziz Augustinus şöyle der:


“Bu yüzden nihai amacımız, mükemmelliğe ulaşmaktır; fakat bizim mükemmelliğimiz, Mesih’tir,”


çünkü O, kusursuz Tanrı-imgesidir. (Aion, 39)


İlk günahla zarar gören Tanrı-imgesi, Tanrı'nın yardımıyla ‘yeniden şekillendirilebilir’ (reformatio).


Bu, Romalılar 12:2'ye göre gerçekleşir:


"Ve bu dünyaya uyum sağlamayın, fakat zihninizin yenilenmesiyle dönüşüme uğrayın ki, Tanrı’nın iradesinin ne olduğunu kanıtlayabilesiniz." (RSV)


Bireyleşme süreci boyunca bilinçdışı tarafından üretilen bütünlük imgeleri, bu önceden var olan arketipin (mandala) birer yeniden biçimlendirilmesidir.


Daha önce de vurguladığım gibi, benliğin veya bütünlüğün kendiliğinden ortaya çıkan sembolleri, pratikte Tanrı-imgesinden ayırt edilemez. (Aion, 40)


Zihnin ‘yenilenmesi’ (reformatio), bilinçte gerçek bir değişim anlamına gelmez; aksine, orijinal durumun yeniden kurulması, yani bir apokatastasis gerçekleşir.


Bu anamnesis süreci, Tanrı-imgesi ile olan eski birliğin yeniden tesis edilmesini sağlar.


Bu, kişilikteki bölünmeyi entegre eder ve içgüdülerin farklı, hatta çelişkili yönlere çekilmesiyle oluşan parçalanmayı köprüler. (Aion, 40)


Hristiyanlıkta imago Dei kavramı, Mesih’te vücut bulmuş bir kapsayıcı bütünlük anlamına geliyordu ve bu, insanın hayvansal tarafını bile içine alıyordu.


Bununla birlikte, Mesih sembolü modern psikolojik anlamda tam bir bütünlük taşımaz,


çünkü karanlık tarafı kapsamaz, aksine onu Luciferian bir rakip biçiminde dışlar. (Aion, 41)


Bu, Eyüp Kitabı’nda görülen problemle aynıdır.


Psikolojik hiyerarşinin en yüksek değeri ve mutlak egemeni olan Tanrı-imgesi, doğrudan benlik ile ilişkilidir veya onunla özdeştir.


Tanrı-imgesiyle ilgili herhangi bir belirsizlik, benlikte derin bir huzursuzluk yaratır.


Bu yüzden, genellikle bu konu, acı verici olduğu için görmezden gelinir.


Ancak bu, bilinçdışında sorulmaya devam ettiği anlamına gelir.


Dahası, bu soru, materyalizm, ateizm ve benzeri ikame inançlarla yanıtlanır,


ve bunlar birer salgın gibi yayılır.


Meşru bir cevap beklenirken yanıt alınamadığı her yerde ve her zaman ortaya çıkarlar.


Bu sahte ürün, gerçek soruyu bilinçdışına bastırır ve tarihi geleneğin sürekliliğini yok eder, ki bu da uygarlığın temel taşıdır.


Sonuç, şaşkınlık ve karmaşadır. (Aion, 109)


Tanrı-imgesinin yok edilmesi, insan kişiliğinin de ortadan kalkmasını takip eder.


Materyalist ateizm, ütopik hayalleriyle, kişilik özgürlüğünü kitlelere devrederek onu yok eden tüm rasyonalist hareketlerin dini haline gelmiştir.


Hristiyanlığın savunucuları ise enerjilerini yalnızca kendilerine miras kalan şeyleri korumaya harcamakta, evlerini genişletmeyi ve daha ferah hale getirmeyi düşünmemektedirler.


Bu konularda durgunluk, uzun vadede ölümcül bir sona mahkûmdur. (Aion, 109)


Theoria ve maddenin içinde gizlenmiş sır (Arcanum), her ikisi de veritas (hakikat) olarak adlandırılır.


Bu hakikat, bizim içimizde parlar ama bizden değildir;


"Bizim içimizde değil, içimizdeki Tanrı-imgesinde aranmalıdır."


Dorn, bu nedenle insanın içindeki aşkın merkezi Tanrı-imgesiyle eşitler.


Bu özdeşlik, neden simyasal bütünlük sembollerinin hem insanın içindeki Arcanum'a hem de Tanrısallığa uygulanabilir olduğunu açıkça gösterir. (Aion, 171)


Tanrı-imgesi, icat edilmiş bir şey değildir;


o, insana kendiliğinden gelen bir deneyimdir—bunu herkes kendi gözleriyle görebilir, tabii eğer teoriler ve önyargılar yüzünden hakikate körleşmemişse.


Bilinçdışı Tanrı-imgesi, bilinç durumunu değiştirebilir;


tıpkı, bilinçli hale geldikten sonra Tanrı-imgesinin de dönüşüme uğraması gibi. (Aion, 194)


Üçleme (Trinity), Tanrı Baba, Tanrı Oğul ve Tanrı Kutsal Ruh'tan oluşur; dördüncü ise Tanrı Şeytan'dır.


Eğer psikanalizi, zamanımızın belirli kötülüklerini aşmaya yönelik dürüst bir girişim olarak anlarsanız, sistemin temel kavramlarından birinin, yarı ilahi ve yarı hayvani libidonun kendi içinde bir olması fikri olduğunu görürsünüz.


Dolayısıyla bu, kendisiyle bir bütün olmayan ve büyük bir parçalanmadan muzdarip olan bir çağ için bir ilaçtır.


Aynı zamanda, eski üçgen değerlerinin—Üçleme’nin—tersine döndüğü bir çağdayız; üçlü yapıya dördüncü işlev eklenmektedir.


Üçleme (Trinity) şunlardan oluşur:


Tanrı Baba,

Tanrı Oğul,

Tanrı Kutsal Ruh,

ve dördüncü olan Tanrı Şeytan’dır.


Bu, kareyi oluşturur.


Görüyorsunuz, bu tüm astrolojik tablo, yani bu bütünlük, bilinçdışının dokusuyla, bir fanteziyle veya bir rüyayla tam olarak aynıdır.


— Carl Jung, Visions Semineri, Sayfa 732-733


Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız. 


Büyük Sır Üstadı serisi 4 kitap birarada

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bu blog içeriği konusunda her türlü istek ve şikayetinizi aşağıdaki e-postaya yazabilirsiniz.

©2024 Bilinçdışı Yayınları A.Ş.

bottom of page